KERİM UĞUR
İzmir’de Tüm Emeklilerin Sendikası üyesi emekliler, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon bilgilerini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası Bornova Şubesi Başkanı Yusuf Şenol, “Biz emekliler, onurlu ve insanca bir hayat istiyoruz. Fakir olmak istemiyoruz. Canlı kalmakla yaşamak birebir şey değildir. Yönetenler, bizi canlı kalmaya razı etmeye çalışıyor” dedi.
Tüm Emeklilerin Sendikası İzmir Şubesi üyeleri, bugün Konak Meydanı’nda toplanarak TÜİK’in açıkladığı enflasyon bilgilerine reaksiyon gösterdi. Emekliler, “Onurlu bir hayat istiyoruz”, “Sefalete teslim olmayacağız”, “TÜİK palavra, ömür gerçek”, “Sermayeye değil işçiye bütçe” sloganları attı.
Emekliler ismine açıklamayı Tüm Emeklilerin Sendikası Bornova Şubesi Başkanı Yusuf Şenol okudu. Şenol, şunları söyledi:
“Biz emekliler, onurlu ve insanca bir hayat istiyoruz. Fakir olmak istemiyoruz. Canlı kalmakla yaşamak birebir şey değildir. Yönetenler, bizi canlı kalmaya razı etmeye çalışıyor. Bir insanın yaşıyorum diyebilmesi için, en kaba haliyle barınma, beslenme, giyinme, ulaşım, sıhhat, eğitim, toplumsal ve kültürel muhtaçlıklarını karşılamada rastgele bir kahır çekmemesi lazım. Bugünkü pahalılıkta bunların yerine getirilebilmesi için yoksulluk hududunun üzerinde bir gelire sahip olunması, yani iktidar yanlısı kuruluşların, sarı sendikaların belirttiği üzere en az aylık 34 bin TL gelirinin olması gerekiyor. Halbuki 16 milyon emekli, dul ve yetimin yüzde 90’nının aylık geliri ortalama 7 bin TL civarındadır. Bu gelirle yaşamaları mümkün değildir. Lakin ölmeden canlılıklarını devam ettirebiliyorlar.
“TÜİK YÖNETİCİLERİ, KOLTUKLARINI KORUMAK UĞRUNA, İKTİDARIN TAVRINA KARŞI RASTGELE BİR REAKSİYON GÖSTEREMEMİŞLERDİR”
Yönetenlerin yaptıkları açıklamalar ve icraatlarının birbiriyle dengeli olmadığı, çelişki oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bir taraftan TÜİK denilen kurum aracılığıyla yıllık enflasyonu yüzde 38,21 seviyesinde ilan ederken başka taraftan minimum fiyatı tıpkı vakit dilimi içerisinde yüzde 168 oranında artırmak zorunda kalıyor. Bu artış, işçiler daha rahat yaşasınlar diye değil, pahalılıktan ötürü isyan etmesinler diye yapıldı. Yani yönetenler, gerçek enflasyonun yıllık yüzde 168 olduğunu ilan etmiştir. Liyakatsizliğin ne demek olduğunu, insanı ne hale getirdiğinin en hoş örneğini TÜİK yöneticileri oluşturmaktadır. Koltuklarını korumak uğruna, iktidarın bu tavrına karşı rastgele bir reaksiyon gösterememişlerdir.
“YOKSULLUK SONU ÜZERİNDE BİR MAAŞ İSTİYORUZ”
Bizler, sadaka üzere yüzdelik artırımlar istemiyoruz. Yoksulluk sonu üzerinde bir maaş istiyoruz. Bu bizim hakkımız olduğu üzere yönetenlerin de yerine getirmeleri gereken bir zorunluluktur. Bu türlü durumlarda çabucak kaynak olmadığından, ülke iktisadının sıkıntı durumda olduğundan dem vurulur. Ülke iktisadını sıkıntı duruma ne emekliler ne de emeğiyle geçinenler düşürdü. İktisadımızı iktisadın e’sinden anlamayanlar, ülke kaynaklarını halkının gereksinimlerini karşılamak için değil de memleketler arası sermayenin ve ülkemizdeki bir avuç komisyoncusunu beslemek için harcayanlar bu hale getirdiler. Bedelini de onların ödemesi gerekir. Neredeyse her yıl vergi ve gelir afları çıkarıldı. Yani sermayedarların işçinin aylık gelirinden peşin olarak kestiği ve aybaşında mal müdürlüğüne yahut defterdarlığa yatırması gereken toplumsal güvenlik primleri, sıhhat primleri affediliyordu. Hiçbir hak, birileri tarafından verilmez. Haklar, gayret edilerek alınır. Emeklilerin insanca onurlu bir hayat sürmelerinin yolu, birleşmek ve sendika çatısı altında örgütlenmekten geçmektedir. Haklarımız için barışçıl ve demokratik eylemliklerimizle isteklerimizi iktidar ve kamuoyunun gündemine taşımaya devam edeceğiz.”
