◊ “Bir Derdim Var” bugüne kadar izlediklerimizden farklı bir öyküyle geliyor. Projede sizi çeken ne oldu?
– Tekçe Akalay: Hikâyenin davranış bilimleriyle ilgili olması ve en değerlisi merkezine çocuk-ergen psikiyatrisini alması. Nilüfer’in seyahati da tıpkı o çocuklar ve gençler üzere birebir duraklardan geçmiş, birebir yolları denemiş, yanılmış, bazen çıkmaz sokaklarda tıkanmış ve bir gün onların kahramanı olmaya, onlara güzel gelmeye karar vermiş. Öykümüzün gerçek hayattan tek farkı ya da Nilüfer’in gerçek bir psikiyatristten tek farkı bu. Kendini bu çocuklara ve gençlere hatırı sayılır bir tutkuyla adamış olması.
– Mert Fırat: Kıssada mevcut olayların ele alınış biçimini, dengeli ve etik yaklaşımını öncelikli olarak çok sevdim. Bir yandan da günümüzün en büyük sorunlarından biri; ergen psikolojisine gerçek yaklaşılıp tedavi edilmemesi. Bu yeni jenerasyonun farklı uyaranlardan ötürü her vakit hakikat yönlendirilmesi çok güç olabiliyor. Bu manada diziye bakıldığında gerçek örneklerle bahsin sade bir biçimde ele alış formunu ve etik kurallara bağlı olarak kıssaya dahil edilmesini çok yanlışsız buluyorum. Bir de dizide iki haklının çatışması çok keskin, o yüzden de farklı komşu fikirlerin bir ortada durabildiği, güzel yazılmış istikrarlı bir senaryo görünce bu beni çok heyecanlandırdı.
– Engin Hepileri: Özellikle gençlerimize yönelik çok eğitici ve düzgünleştirici duruş sergileyen bir senaryomuz var. Kliniğimizdeki her bir kıymetli çocuğumuzun topluma verimli bir halde geri kazandırılma öyküsü çok hassas ve kıymetli. Beni en etkileyen yanı bu oldu.
– Başak Gümülcinelioğlu: Sibel isminde bir karakteri canlandırıyorum. Sibel’le tanıştığım gün yıllardır çalıştığım kız çocuklarına dayanak veren bir vakfın içindeki kardeşlerimden Sibel bana bildiri attı. Karakteri ve kıssayı gözlerim dolu dolu, tüylerim diken diken okudum. Yanlış anlaşılmasın, karakterim çok acılar çektiği için değil, tersine hayattaki tekamülü çocukları anlamak, onlarla gelişmek olduğuna inanan Başak için Sibel harika bir aracı olacağı için. Birebir vakitte Sibel’in söz manasını araştırdım ve “buğday başağı”, “bereketi simgeleyen” demek olduğunu öğrendim. Şimdiden çok değerli oldu benim için.
– Fazilet Şenocak: “Bir Derdim Var”ın içerdiği iletinin yanında en güçlü yanı çok katmanlı olması. Bir defa baş karakteri Nilüfer Toska çok katmanlı bir karakter. Bir psikiyatrist düşünün ki, bir yandan ateşli bir biçimde gençleri düzgünleştirmeye çabalarken bir yandan da kendisi en ağır ruhsal meselelerle boğuşuyor. Benzeri formda, grubun öteki üyeleri de gençlerde gördüğümüz türlü meseleleri öteki ölçeklerde kendileri de deneyimliyorlar. Münasebetiyle dizide kusursuz hekimlerin problemli gençlere yardımı üzere bir öyküyü değil, herkesin farklı seviyelerde yaşadığı sıkıntıları ve bunlarla baş etme biçimlerini takip ediyoruz.
– Neslihan Arslan: Öykünün özgünlüğü ve her karakterin başka farklı öyküleri, sebep-sonuç alakalarıyla işleniyor olması beni çekti.
– İdil Sivritepe: Karakterler açıldıkça onların içlerini okuyor ve yaralarını görüyoruz. Neden kırgın, üzgün yahut kızgın olduklarını ve hatta berbat olduklarını… Çok kalbe dokunan ve insanı düzgünleştiren bir proje “Bir Derdim Var.”
Her vakit bir çıkış yolu var
◊ Sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
– Cet Artman: Kuzey, annesinin yokluğunu hissettirmemeye çalışan babaannesi tarafından büyütülmüş, harika zeki bir çocuk. Ancak bu zekâsını kendi laneti olarak görüyor, kendini anlatmanın yollarını ararken Nilüfer’le yolları kesişiyor.
– Ava Yaman: Benim karakterim Özge, anne-babasını hiç görmemiş, küçük yaşta yetimhanede büyümüş, çok duygusal ve büyük bir empati duygusu olan lakin yetimhanede yalnız yaşamış olduğu ve kendi kendini korumak zorunda kaldığı için kendisini sert göstermek zorunda kalmış. Daha sonra, bipolar affektif bozukluğu olduğunu fark eden düzgün niyetli bir bayan vasıtası ile ergen psikiyatri servisine getirilmiş genç bir kızı oynuyorum. Kimsesizlik eksikliğini hastanedeki çocuklarda tamamlayan ve onlara bir açıdan ablalık yapan bir karakter.
– Ataberk Memnun: Arif karakteri uzun bir müddettir anksiyete ve mevt endişesiyle gayret ediyor. Onu koruduğuna inandığı bir battaniyesi var ve korktuğu durumlarda onunla kendini sıkı sıkıya sarmalıyor. Arif, cana yakın ancak biraz da ürkek bir çocuk.
– Efe Poylu: Ben Burak’ı canlandırıyorum. Burak, obsesif kompülsif bozukluğu yüzünden istifleme hastalığına sahip bir karakter. Onun için hiçbir şey çöpe gitmemeli, yani her şeye bir gün hayatının bir yerinde muhtaçlığı olabileceğini düşünüyor. Çoklukla sevecen ve müdafaacı biri. En yakın arkadaşı Arif’i çok sever ve korur. Yemek yemeyi çok sever.
– Ezgi Gör: Ferda, yeme bozukluğu olan anoreksiya hastalığına sahip bir kız. Fizikî olarak zayıf, lakin her aynaya baktığında çok kilolu göründüğünü düşünüyor, asla kendini beğenmiyor ve yemek yemeyi reddediyor. Bu bahiste tekraren ikazlar almasına karşın umursamıyor. Dürekli ne kadar kalori yakacağını hesaplayan, kendi doğruları olan âlâ bir gözlemci.
– Esila Umut: Leyla dissosiyatif kimlik bozukluğuna sahip. Kişilik bölünmesi yaşıyor, yani kısaca birden fazla kişiliğe sahip diyebilirim.
NİLÜFER’İN AŞKA KAPILARI KAPALI
◊ Sizleri nasıl bir kıssada ve karakterde izleyeceğiz?
– Tekçe Akalay: Nilüfer küçük yaşta yaşadığı travmalar sebebiyle delüzyonel bozukluğu olan bir bayan. Pekala nedir bu delüzyonel bozukluk derseniz; çok gerilim ve baskı altındayken kendisinin 15 yaşındaki versiyonunu görüyor ve onunla konuşuyor. Bu nevrotik durumunu yalnızca en yakın arkadaşı olan Yusuf biliyor. Vaktiyle onu tedavi etmiş ve ona bununla yaşamayı öğretmiş. Onu bu mesleğe yönlendirmiş kişi ise tabibi, tıpkı vakitte mentörü Sami. Aşka kapıları kapalı, zira kimsenin onu anlayamayacağını biliyor. Kapıları kapalı zira korkuyor. Elbette Nilüfer’in hayatına ve geçmişine dair saymadığım birçok değerli bilgi var ancak öykümüze dair spoiler vermek istemiyorum.
– Mert Fırat: Bu sefer hiç oynamadığım bir karakteri canlandırıyorum aslında. Yeterli yazılmış, bir geçmiş öyküsü olan ve savcı mesleğini de seçmesine sebep olan nedenlerin de oradan geldiği bir karakter Ömer. Özel hayatı ile işini çok net bir biçimde ayıran bir kişi, kamu vicdanın da temsili bir karakter. Keskin duvarları olan fakat içinde de fırtınalar kopan ancak bunu belirli etmeyen biri Ömer. Daha evvel oynadıklarımdan çok farklı bir karakter olduğundan Ömer’i öteki bir yerden ele alıyorum.
– Engin Hepileri: Savaş Dönmez hırslı bir nöropsikiyatrist. Mesleğine ömrünü adamış. Tahminen de her şeyi mesleği ile tatmak istiyor. Hasebiyle cümbüşü ve hırslarıyla ile rengarenk bir adam.
– Başak Gümülcinelioğlu: Sibel, hayatını çocuklara ve onların mutluluklarına adamış, kendisi yetimhanede büyüdüğü için hiçbir çocuğun haksızlığa uğramaması ve her manada şefkat görebilmesi ismine daima çabalayan bir toplumsal hizmetler uzmanı.
– Fazilet Şenocak: Yusuf Eymen, ergen ve çocuk psikiyatri kliniği uzman tabiplerinden. 20 yıllık dostu, klinik şefi Nilüfer Toska’nın tek sırdaşı ve tıpkı vakitte onun tabibi. psikolog İpek’e âşık.
– Neslihan Arslan: Ben hastanenin baş tabibi Damla’yı canlandırıyorum. Çok çalışan ve doğrularını mantıklı bir tabana oturtan bir karakter.
– İdil Sivritepe: İpek yeni mezun olmuş bir psikolog ve ekibin en genç üyesi. Kendi bağımsızlık seyahatini izleyeceğiz aslında. Kendini var etmeye çalışan bir bayan.
BU DİZİDE KENDİLERİNİ GÖRECEKLER
◊ Dizide farklı sebeplerden ötürü ergen psikiyatri servisinde kalan gençlerin iç dünyalarında tanıklık edeceğiz. Gerçek hayatta benzeri durumlar yaşayan yaşıtlarınıza ve ailelerine bu dizinin nasıl bir tesiri olacak sizce?
– Cet Artman: Kurduğumuz dünyanın içinde hayat verdiğimiz karakterlerle gençlerin kusursuz olmasının beklendiği bu hayatta yanılgı yapmanın kabul edilebilir olduğunu göstereceğimize inanıyorum.
– Ava Yaman: İnsanı gitgide yalnızlaştıran yeni dünya nizamında, ülkemize ve dünyaya çok yararı olacağına, ailesinin değerini unutanlara o değeri fark ettireceğine, çocuklarına, anne babalarına, sevgilerine, inançlarına ve inandığı kıymetlere daha sıkı sarılacaklarına inanıyorum.
– Ataberk Memnun: “Bir Derdim Var” gündelik hayatta birçok insanın kendinden bir modül bulabileceği bir proje. Bu yüzden izleyen bireylerin bizimle bir arada bu meselelerin derinlerine inip bir tahlil bulma arayışına gireceklerini düşünüyorum.
– Efe Poylu: Bence birinci olarak kendilerini görecekler. Her yaştan genç, her yaştan aile günlük hayatlarında karşılaştığı sıkıntıları ve ruhsal durumları görecekler.
– Ezgi Gör: Göreceğimiz her karakterde farkında olmadan içimizde sakladığımız tarafları de bulacağız.
– Esila Umut: İzleyen herkesin hayatına dokunacak.
