Tam ismi Notre-Dame de Paris olan Notre Dame Katedrali, Paris’in en değerli sembollerinden biri olmasını, harika mimarisi kadar Victor Hugo’nun ölümsüz yapıtı “Notre Dame’ın Kamburu”na da borçluydu.
850 yıllık bir tarih yandı ve küllerinden yine doğmaya çalışıyor. Gelelim Victor Hugo’yla tanıdığımız katedralin tarihine…
FRANSIZ GOTİK MİMARİNİN EN HOŞ ÖRNEĞİ
Paris, Fransa’da bulunan bu dünyaca ünlü katedral, Meryem Ana’ya ithafen isimlendiriliyor. Bu ihtişamlı Gotik yapı, Paris’in başka tüm değerli yapıları üzere Seine Irmağı’nın kıyısında bulunuyor. Fransız gotik mimarisinin en güzide örneği olarak bilinen Notre Dame, ayrıyeten birinci gotik katedral olma özelliği taşıyor. Paris üzere bir kente de görkemli bir katedral yakışırdı.
850 YILLIK MİRAS
Yaklaşık 850 yıl evvel Paris’te Kentin Başpiskoposu Maurice de Sully vazifeye geldiği üzere Paris’in şanına yakışacak bir katedral yapılmasına karar verdi. Kentin soyluları, kilise cemaati ve halk el birliğiyle inşa etti. Herkes ya parasını, ya emeğini ya da tecrübesini ortaya koydu, Yaradana ve Hz. Meryem’e ithafen…
Usta mimarlar usta zanaatkarlarla birlikte ortaya kentin simgesi olacak Notre Dame’ı çıkardı.
PARİS VS NOTRE DAME
Eyfel Kulesi vs. Notre Dame
19. yüzyıl sonlarında, Eyfel Kulesi’nin Paris’in sembolü olacağı söylentisini, kilise ve dindar kesim reaksiyonla karşıladı. Asırlardır kentin bir sembolü esasen vardı; bu Notre Dame Katedrali olarak görülüyordu.
Eyfel kulesi kuşkusuz Paris’in simgelerinden biri haline geldi lakin Notre Dame Katedrali’nin kıymetini asla gölgede bırakamadı.
VİCTOR HUGO DAN BİLİYORUZ
Notre Dame, Victor Hugo’nun kalemiyle hayat buldu. 19. yüzyılda pahasını yitirmeye başlayan ve bakımsızlaşan katedralin elinden, romantizm akımının Fransa’daki temsilcisi Victor Hugo tuttu.
Katedralin tümüyle kül olmanın eşiğinden dönmesiyle gözler ‘Notre Dame’ın Kamburu’na çevrildi.
KİTAPTA YANGINDAN BAHSEDİLİYORDU
Hugo’nun kaleminden çıkan “Notre Dame’ın Kamburu” (Notre Dame de Paris) romanın geçtiği yer, Paris’in merkezindeki Notre Dame Katedrali’ydi. Hugo kitabında Parisliler için kıymeti büyük olan bu gotik yapının kıymetinin bilinmediği bildirisini veriyordu. Hugo’nun romanında da şimdiki yangına misal bir yangın tasvir ediliyordu…
“Tüm gözler katedralin doruğuna hakikat yükseldi. Burada fevkalâde bir görünümle karşılaştılar. Galerinin en üstünde, merkezdeki pembe penceresinin de üstünde, iki kule ortasında hırçın alevler yükseliyordu.”
Hugo’nun 1829’da yazmaya başladığı Notre Dame’in kamburu, özgün ismiyle ‘Notre-Dame de Paris’ romanı, o devirde yıkılmaya başlayan, tarihi bedeline uygun olmayan formda onarılan Gotik mimari şaheserinin kurtarılmasını amaçlıyordu.
