Oruç, aslında bedenimiz için çok tesirli bir detoks formudur. Ramazan Ayı’nda iftar ve sahur öğünleri gerçek bir biçimde yapıldığı vakit toksinlerden arınmış, daha sağlıklı ve zinde bir bedene sahip olabiliriz. Oruç, böylesine hoş ve sıhhate yararlı tesirleriyle birlikte uzunca bir açlık ve susuzluk süreci olmasından ötürü kimi sorunlara de neden olabilmektedir. Bedenin uzun müddet aç kalması sonucu kan şekeri düşmektedir. Bu durum iftar sofralarında çok kısa müddette süratli bir biçimde çok fazla besin tüketme isteğini doğurabilmektedir. Hal bu türlü olunca da çok hazımsızlık ve gaz sorunları baş göstermektedir.
Peki ne yapmalıyız? Bu sorunları en aza indirmenin yolu nedir?
Öğünlerinizi kesinlikle küçük lokmalar halinde ve yavaş yavaş yemeye ihtimam şovunuz.
Tüketilen besinlerin pişirilme yolları de sindirimde çok büyük bir etkendir. Çok yağlı ve kızartma adabı pişirilmiş yiyecekler yerine ızgara, fırında, haşlama yahut buğulama sistemleri ile pişirilmiş yiyecekler tercih ediniz. Bu sistemlerle pişen yiyecekler mide krampları, reflü, mide yanması ve hazımsızlıktan koruyacaktır.
Orucunuzu kuru hurma, kuru kayısı üzere kuru meyvelerle açmaya itina gösterin. Bu kuru meyveler oluşabilecek kabızlığa karşı bize yardımcı olacaktır.
İftarda çok soğuk olmayan, ılık bir su ile orucu açıp çok sıcak ve çok acılı olmayan yoğurtlu yahut kurubaklağilli çorbalarla devam ediniz. Çorba, hem bir ölçü sıvı gereksiniminizi karşılar hem de mide doygunluğunuzu arttıracaktır. Çorbadan sonra midenin biraz kendisini toparlaması için 15-20 dakika kadar orta verip daha sonra ana yemeğe geçiniz.
Sahurda da iftarda da çok acılı, ekşili ve asitli içeceklerden kaçınmaya itina şovunuz.
Özellikle sahurda koyu çay ve kahve tüketmeyiniz. Çay, kahve diüretik(idrar söktürücü) içeceklerdir.Vücudun su gereksinimini daha da arttıracağı için Ramazan Ayı’nda tüketimi sonlandırılmalıdır. İftardan sonra ise mideyi rahatlatacak bitki çayları yahut açık çay tercih edilebilir. Bilhassa rezene çayı mideyi rahatlatmaya ve hazımsızlığa düzgün gelecektir.
Ramazanda sıvı tüketimi çok kıymetlidir. Hem sıvı-elektrolit istikrarı hem de bağırsak hareketleri için bol sıvı tüketmeye itina şovunuz. Yetersiz sıvı alımında bilhassa kabızlık şikayetleri baş gösterebilir. Bu durumda, başta su olmak üzere konutta yapılmış şekersiz komposto ,hoşaf ve ayran tüketebilirsiniz. Ayrıyeten bağırsak florasının daha sağlıklı çalışabilmesi için probiyotik takviyesi alınabilir yahut probiyotik yoğurt ve kefir üzere sindirim sistemine yardımcı besinler tercih edilebilir.
Salatalara semizotu eklemeye ihtimam şovunuz. Semizotu, bol ölçüde içerdiği liflerle bağırsakların daha âlâ çalışmasına yardımcı olur.
Kuru kayısı, kuru erik, kuru incir ve kuru hurma doğal laksatif tesirli meyvelerdir. Bu meyvelerin porsiyon ölçülerine dikkat ederek tüketebilirsiniz.
Lif oranı yüksek beslenme, her vakit olduğu üzere Ramazan boyunca da çok değerlidir. Bu nedenle günlük lif gereksinimi için, iftar sofralarında kurubaklagiller, tam tahıllar ve sebzelere kesinlikle yer veriniz.
Yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak, bağırsak hareketlerini düzenlemek, kan şekeri istikrarını sağlamak için vazgeçilmez olan fizikî aktiviteyi, Ramazan Ayı’nda da ihmal etmemekte yarar var. İftardan en az 1 saat sonra, orta tempoda yapılan 30 – 45 dakikalık yürüyüşler bile inanılmaz tesirli olacaktır.
Ramazan Ayı’nı sıhhatle geçirmeniz dileklerimle…
