DEM Parti Eşgenel Lideri Tuncer Bakırhan partisinin küme toplantısında gündeme ait açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde yaptığı “Türkiye’nin en fazla darbe teşebbüsüne maruz kalan hükümetiyiz” açıklamasına cevap veren Bakırhan, “11 partimiz kapatıldı, insaf” dedi.
Bakırhan, “Kobanê kumpas davası, Seyahat davası, HDP’nin kapatma davası, bütün rehin davalarının tamamı açık birer darbedir” diye konuştu.
Bahçeli’nin DEM Parti’nin kapatılması davetine cevap veren Bakırhan, “Tuttuğu kadro küme düşüyor diye ‘bu sene düşmek kalksın diyen’, oyu düştüğünde ‘baraj kalsın’ diyen, güzeline gitmedi diye ‘güneş doğması’ diyen, fikren ve siyaseten baş edemiyor diye ‘DEM Parti kapatılsın’ diyen toplum ve akıl düşmanı anlayışa bir teklifimiz var; evvel o ağzınızı kapatın” dedi.
Açıklanan tasarruf paketinin ‘şov ve aldatmaca’ olduğunu vurgulayan Bakırhan Temmuz ayında taban fiyata artırım daveti yaparak tekliflerini şöyle sıraladı; “Asgari fiyat en az 32 bin TL olsun. Memurlara verilen seyyanen artırım artışı kamu emeklilerine de verilsin. En düşük emekli maaşı da minimum fiyat düzeyine çekilsin”
Bakırhan’ın açıklamalarından başlıklar şöyle:
KAYYIM ATAYIP SEÇİLMİŞ İNSANLARI CEZAEVİNE ATMAK DARBE DEĞİL Mİ?: “Darbelerin en fazla gerçekleştiği ülkelerin başında maalesef Türkiye geliyor. Türkiye’de neredeyse her 10 yılda bir darbe oluyor. Darbeler yalnızca tank, top, postal, asker dipçikleriyle değil, siyasi darbeler de oluyor, bürokratik darbeler de oluyor. Her gün halkın iradesine dönük işlenen hukuksuzluklar bir darbe değil nedir? Kürt halkının seçmiş olduğu iradesinin yerine kayyım atayıp seçilmiş insanları cezaevinde tutsak etmek bir darbe değil midir? Darbenin en güzelini 22 yıldır daima birlikte işçiler, ezilenler, Aleviler, bayanlar, sol sosyalist çevreler olarak yaşıyoruz.
ERDOĞAN’IN DARBE AÇIKLAMALARINA CEVAP: Dün 27 Mayıs darbesinin yıl dönümüydü. Bu darbede de tekrar anayasa rafa kaldırıldı, bu ülkede başbakan ve iki bakan idam edildi. Bu darbeyi de kınıyoruz. Yeniden ‘kendimizi Demokrat Parti’nin devamı sayıyoruz’ diyenler darbe bildirisi okuyup idamların önünü açanlarla kol kola birlikte iktidarda bulunuyor. 27 Mayıs sonrasında gelişen 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve daha kaç müdahale darbe mekaniğinin Türkiye’de hala yeni olduğunun göstergesidir. Bu darbe mantığından kimlerin faydalandığını yakın vakitlerde olan askeri ve siyasi darbelerde gördük. Darbeden kimlerin ziyan gördüğünü de yaşayarak gördük. Darbenin yararlananları muhakkak, ziyan görenleri bizleriz. Biz her yerde işçilerle, ezilenlerle birlikte askeri ve siyasi darbelere karşı duracağız.
Erdoğan dün, ‘Türkiye’nin en fazla darbe teşebbüsüne maruz kalan hükümetiyiz’ diyor. Pekala siz darbe teşebbüsüne maruz kaldıysanız biz ne olduk? 12. partimiz insaf. 11 partisi ya kapatılmış ya da kapanmak zorunda kalmış, binlerce yöneticisi eş liderleri, milletvekilleri, belediye liderleri cezaevlerinde. ’15 Temmuz Allah’ın lütfudur’ diyenler güya kendileri değildi.
GEZİ HALKLARIN HAKLI İTİRAZIDIR: Kobanê kumpas davası, Seyahat davası, HDP’nin kapatma davası, bütün rehin davalarının tamamı açık birer darbedir. Bugün de Seyahat’in yıldönümündeyiz. Seyahat halkların haklı itirazıdır. Karanlık masraf Seyahat kalır, uğraş kalır. Seyahat demokratik bir hak talebidir, yargılanamaz.
BÜTÜN KAOSLARIN ALTINDAN MHP ÇIKIYOR: Kürt sıkıntısında çözümsüzlüğü dayatmak da darbe sistemini canlı tutmaktır. Tecrit kimin işine geliyor, ne örtülmeye çalışılıyor? Bunu Türkiye halkları çok uygun biliyor. Son 70 yıldaki darbelerin yürütücülerine, bildirilerine ve sonrasına bakıldığında tek bir parti görülecektir: MHP. 1970’lerdeki kriz ve kaosa bakın, 90’lardaki kriz ve kaosun baş aktörü yeniden MHP’yi göreceksiniz. Bugün de AKP’yi yanına alarak demokratik siyasete ve toplumsal muhalefete her gün darbeler yapıyorlar. İki siyasi partinin genel merkezleri darbelerin hazırlandığı ve yürürlüğe konduğu merkezler olarak tarihe geçecektir. Genel merkezi değil, darbelerin karargahı haline gelmiş durumda.
KİMSE ‘ÇETE DÜZENİNİ’ BİZE ‘KAMU DÜZENİ’ OLARAK SATMASIN: Evvelce devlet mafya ve çeteleri denetim ederdi, hiçbir mafya devletin haberi olmadan bir çöpü kaldırıp öteki yere koymazdı. Bugün Türkiye’de artık mafya ve çeteler Türkiye’yi denetim ediyor. Yargıda varlar, sanatta, sporda, siyasette, medyada zati hesabı yok. Çete zihniyeti Türkiye’nin her yerine sirayet etmiş durumda. Tuğgeneral hudutta insan kaçakçılığı yapıyor. Yargılanmak yerine emekliye sevk ediliyor. Başsavcı cürümleri örtbas etmek için daire alıyor. Çakarlı araçlar katilleri taşıyor. Bunu görmeyen yok lakin yargı görmüyor. Kimse bu çete sistemini bize ‘kamu düzeni’ olarak satmasın. Ankara’nın ortasında bir cinayet işlendi, süreç yapan yok. Neden süreç yapmıyorlar, zira beka dedikleri şey bu çete tertibinin bekasıdır. Onlar beka dedikleri vakit çocuklarımız, gençlerimiz aklınıza gelmesin. Onların beka dedikleri bu çürümüş sistemi korumaktır. Daha bir yıl öncesine kadar çete ve mafyaları koruyan bir bakanlığımız vardı. Gerçek artık anlaşılıyor. Bakanın ismi tutanaklarda uyuşturucu ticaretiyle anılıyor. Bu iftira değil, sözlerde var. Yıllarca ‘devletin iskeleti bürokrasidir’ diye anlatmaya çalıştılar. Artık bürokrasiye çeteler sızdı. İskelet çürüdü, çöktü. Uyuşturucuyla uğraş en büyük gayemiz diyor iktidar yetkilileri, buradan İçişleri Bakanına ve AKP hükümetine sesleniyorum; iktidarınızda çöreklenmiş çetelere dur deyin, JİTEM ittifakını bitirin. JİTEM ittifakı ile bu ülkeyi yönetiyorsunuz.
AK PARTİ-MHP İTTİFAKI: MHP ile ittifak bugün AKP’nin işine geliyor olabilir ancak enim olun 70’lerden bugüne saydığım bütün kaosların baş aktörü olan MHP, bu AKP’nin sonunu yavaş yavaş getirecektir. Gerçek AKP’liler bu ittifaktan rahatsız ancak saray bunu bilmiyor. Zira sarayın işine geliyor. Türkiye gri listeden çıkmak istiyorsa evvel MHP ve AKP’nin kol kanat gerdiği çetelerin tasfiye edilmesi gerekiyor. Tüm bu yapılar ve yarattığı çürüme çatışma ve darbe düzeneğinin ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Tahlil; güçlü demokrasi, gerçek adalet, hakikatle yüzleşme, Kürt meselesinin demokratik tahlili.
BAHÇELİ’NİN ‘KAPATMA’ DAVETİNE KARŞILIK: Tuttuğu ekip küme düşüyor diye ‘bu sene düşmek kalksın diyen’, oyu düştüğünde ‘baraj kalsın’ diyen, güzeline gitmedi diye ‘güneş doğması’ diyen, fikren ve siyaseten baş edemiyor diye ‘DEM Parti kapatılsın’ diyen toplum ve akıl düşmanı anlayışa bir teklifimiz var; evvel o ağzınızı kapatın.
ANKARA EMNİYETİNDE TAHT SAVAŞI YAŞANIYOR: Ülkede siyaset de yargı da güç odaklarına nazaran şekilleniyor. kimi vakit cemaatler kimi vakit siyasete bağlı çıkar ve mafya kümeleri yargıda etkili oluyor. Yargıtay seçimlerinde çok net biçime al ver pazarlığı yapılmadı mı? Kobanê kumpas davasının hakimi Cet Dedeler çetesine üye çıkmadı mı? Ankara Üniversitesi’nde devrimci öğrencilere palayla saldıran bir insan savcı olarak atanmadı mı? Artık Ceyhan’da pala hukuku mu işleyecek? Ankara Emniyeti’nde taht oyunlarıyla karşı karşıyaydık, artık taht savaşları yaşanıyor.
Bu toz duman içinde bize de büyük vazifeler düşüyor; yeni güçlü bir gayret tabanı açmadığımız sürece bu tabloyu yaşamaya devam edeceğiz. Bizim sorumluluğumuz yalnızca bunları lisana getirmek değil, karşısında güçlü bir formda demokratik gayret tabanın örmek ve bir araya gelmektir. DEM Parti tam da bunun siyasetini yürütüyor. Biz ne iktidarın taht kavgalarını izleyecek bir vakte ne de muhalefetin iktidar olmasını bekleyecek sabra sahibiz. Barış, demokrasi, özgürlük, aş, ekmek diye beşerler haykırıyor. Cumhuriyetin 2. yüzyılında bu ülkenin tekrar inşası için evvel mafya ve çetelerin temizlenmesi gerekiyor. Demokratik dönüşüme Kürt sıkıntısının tahliliyle başlanmalı. Demokratik bir ülke için Kürt halkının statüsünü tanıyan, eşit yurttaşlığı temel alan ve herkesi kapsayan bir Türkiye tek tahlil yoludur.
TASARRUF PAKETİ GÖSTERİ VE ALDATMA PAKETİDİR: Tasarruf paketi açıkladılar, tam bir gösteri ve aldatma paketidir bu. Açıklanan önlemlerin ismi tasarruf değil hak gasplarıdır. Toplamı bütçe açığının 26’da biridir. Onlar da bununla bütçe açığını kapatamayacaklarını çok güzel biliyorlar. Ancak aldatma algı oluşturma konusunda çok becerikli oldukları için güya tasarruf ediyorlarmış üzere toplumu aldatmaya çalışıyorlar. Erdoğan ‘Servet eşitsizliği tarihi bakımdan en yüksek düzeylere çıktı’, ‘Fakirden zengine yanlışsız artan bir servet transferi var’ diyor. Bunu kim diyor? 22 yıldır Türkiye’yi yöneten iktidarın başı diyor. Gören de zannedecek ki DEM Parti’nin eş başkanı konuşuyor. E günaydın, servet eşitsizliğini yaratan senin 22 yıllık politikalarındı, işçiyi fakirleştiren senin politikalarındı. Birisi iktidar olduğunu söylesin.
SERMAYEYE YAPILAN VERGİ KIYAKLARINA SON VERİLSİN: DEM Parti olarak işçiler lehine kapsamlı bir vergi ıslahatı öneriyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın. Dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki hissesi azaltılsın. Sermayeye yapılan vergi kıyakları ve vergi muafiyetlerine son verilsin.
ASGARİ FİYAT EN AZ 32 BİN TL OLSUN: ‘Temmuz ayında artırım yapmayacağız, kira artışındaki yüzde 25’lik hududu da kaldıracağız’ diyorlar. Açıkça topluma aç kalın, açıkta kalın, ölün diyorlar. Halkımıza reva görülen işçilere ve emeklilere görülen bu hayatı kabul etmiyoruz. bunun için bugünden başlayarak Temmuz ayına kadar minimum fiyatın ve emekli maaşlarının başlatılması için bir kampanya yürüteceğiz. Yoksulluk sonu minimum fiyatın en az yarısı kadar olsun. Minimum fiyat en az 32 bin TL olsun. Memurlara verilen seyyanen artırım artışı kamu emeklilerine de verilsin. En düşük emekli maaşı da taban fiyat düzeyine çekilsin”
SOKAK HAYVANLARI: Gariptir yasa tasarısının ismi Hayvan Hakları Yasa Teklifi. İçeriğinde hayvan hakları yok. Hayvanları katledecek teklifler var. Bu yasa tasarısına karşı gayret edeceğiz.”
(HABER MERKEZİ)
