Her şeyden evvel Avrupa kupalarındaki 4 ekibi da tebrik ediyorum. Son 8 maçta 8 galibiyet yaparak Türkiye’nin ve kendilerinin puan artışında tarihi bir katkı yaptılar.
Özellikle bir evvelki çeşitte Adana Demirspor’un bir eksik kalmasına karşın rakibini yenip elemesi hakikaten büyük alkışı haketti.
Son maçlara gelince.
GALATASARAY’DA İKİ FERRARI VAR
Galatasaray’ı Olimpija Ljubljana önünde çok beğendim. O denli yan pas, kısa pas, gereksiz pas yapmadan 5-10 saniye içinde soluğu rakip ceza alanı etrafında alıyor.
İki kanattaki iki uçurtma Barış Alper Yılmaz ve Kerem Ferrari gibiler. İnanılmaz süratli oynuyorlar. Bunun sonucunda rakip savunmayı denetimsiz ve az adamla yakalayabiliyorlar.
Tabii Galatasaray’ın çehresi daha çok değişecek. Bu gruba çok değerli transferler girecek. Kimler çıkacak; onu da varsayım etmekte açıkcası zorlanıyorum. Örneğin Barış Alper Yılmaz bu türlü devam edrecekse sağ kanadı kimseye bırakmaz. Sol kanattaki Kerem kadronun her şeyi. Barış Alper’i bu türlü görünce Galatasaray idaresinin yerinde olsam bir saniye durmam Zaniolo’yu satarım. Daima al al al, hiç satma kulüp istikrarını bozar. Galatasaray ya maden buldu ya Florya’dan petrol fışkırdı. Bu kadar harcamayı biraz da gelire çevirmek lazım.
Galatasaray’da Abdülkerim, yakında ekibe girmesi beklenen Kerem Demirbay, Kazım, Barış Alper Yılmaz, Berkan, Kerem’i görünce 3 Türk kontenjanında da en ufak kahır çekmeyecek.
Şu da dikkatimi çekiyor. Angelino’yu o kadar öne çıkardılar ki tahminen beklentiler çok yükseldi diye oynadığı maçlarda o beklentiyi karşılaşamadı. Bu türlü olacaksa Kazımcan ya da Dubois sol bek mevkiine ortak olabilirler.
İSMAİL KARTAL FANTAZİLERİNDEN VAZGEÇMELİ
Fenerbahçe’nin yeni takımıyla düzgün istikametleri de var, makûs tarafları de var.
Maçtan sonra İsmail Kartal’ı dinledim. “Blokları açmakta vakit zaman zorlandık” dedi. Bu kadar fazla yan pas yaparsan bilhassa birinci yarıda olduğu üzere adeta yürüyerek hamle edersen rakip savunmayı ne hazırlıksız ne de az adamla yakalayabilirsin. Bu tempoyla karşında her vakit 7-8 adamlık bir blok bulursun ve zorlanırsın. Galatasaray’ın 5-10 saniyede 3-5 pasla gittiği rakip ceza alalına Fenerbahçe 15-20 pasla ve 15-20 saniyede gidiyor.
Günümüzde sonucu yaratıcılıkla birlikte atletik futbol alıyor. Fenerbahçe’nin hızlanması lazım.
İsmail hocaya da bir teklifim var. Fantazilerinden vazgeçmesi lazım. Olmayacak duaya amin demekten vazgeçmesi lazım.
Daha yeni gelmiş tahminen 3 idman yapmış Zajc’ı birinci 11’de başylatıyor -ki ben Zajc’ı çok begenirim- ekibin çehresini değiştirecek Szymanski’yi oturtuyor. Umutsuz hadise olan King’e sol kanatta misyon veriyor. Atletik yapısı, driplingi, atak gücü ve savunma anlayışı olan Ryan Kent’i kenarda oturtuyor. King’e baht vermek uğruna sol kenarda Ferdi – Tadic ahengini ve yaratıcılığını bozuyor.
Neyse hoca yanlışını anladı. İkinci yarıda ekip ayarlarına geri döndü. Hoca herkesin gönlünü yapmak zorunda değil. Herkesi beğenilen tutmaya mecbur değil. İsmail Kartal’ın birinci misyonu kadrosu ve camiayı güzel tutmak. Oynaması gereken oynar, rotasyonu beklemesi gereken bekler. Fenerbahçe’yi deneme tahtası yapmaktan vazgeçmeli.
Fenerbahçe savunmada geçen yılki kadar olmasa bile geniş alanlarda ve az adamla yakalanmaya devam ediyor. Yarın daha önemli rakiplerle oylnarken bu meşakkat yaratabilir.
Fenerbahçe’nin düzgün tarafları da var elbette. Önemli formda önde basmaya çalışıyor ve büyük ölçüde başarıyor. Bu kusursuz. Hiç yapmadığı bir şeyi bu dönem yapmaya başladı. Rakip savunmanın gerisine çok tesirli toplar bırakıyor. Önde baskıda ve rakip atağa çıkarken İsmail’in sıra dışı bir performansı oldu. Rakip savunmanın ardına İrfan Can kusursuz toplar attı.
İrfan Can’ı bu ülkede en fazla eleştirenlerden biriyim. Lakin son 2 maçtır harikaya yakın oynadı. Bilhassa Maribor maçında bu kadar tesirli toplar atarken nasıl oldu da bir kesim tarafndan ıslıklandı; anlayabilmiş değilim. Fenerbahçe’nin tribünlerdeki mantıklı seyircisi İrfan Can’ı ıslıklayan akıl dışı seyircileri bastırmak ve susturmak zorunda.
BEŞİKTAŞ’TA BİR KESİM VAR
Beşiktaş’ı geçen hafta da söyledim. Şenol Güneş varsa kurallar ve gelişmeler ne olursa olsun her vakit umudun ve şampiyonluk bahtın vardır.
Elde âlâ, kaliteli ve deneyimli bir takım var. Daha bu takıma yeni gelenler katılacak. Büyük golcü Aboubakar’a dönem başlangıcıyla birlikte Muleka da katılmaya başladı. Salih tanıdığımız günden beri esasen büyük yetenekteki bir oyuncu. Buna kalitesini de kattı ve grubu yönlendirmeye başladı. Amir, Gedson çok değerli orta saha oyuncuları. Maçı iki istikametli oynayabiliyorlar. Bu anlayışı Beşiktaş’ın bütün orta alanı için geçerli.
Beşiktaş seyircisinin de bir kısmında grubun motivasyonunu hevesini, hırsını kıran bir kesim var. Bırakın artık başkanı ve yönetimi istifaya çağırmayı. Ellerinden geleni yapıyorlar. Hiç gerek yok ancak bir protesto olacaksa hiç olmazsa bunu maçta yapmayın.
Eee bakıyoruz Fenerbahçe seyircisi futbolcusunu ıslıklıyor. Beşiktaş seyircisi liderini idaresini istifaya çağırıyor. Galatasaray seyircisi maç uzunluğu “Tam gaz daima gaz” diye bir saniye durmadan ekibini destekliyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe seyircisi şunu anlamalı. Bu duruşuyla Galatasaray seyircisi şampiyonluk yarışında grubuna büyük katkı sağlar.
ŞAMPİYONLUK YARIŞINDA ÖBÜR GRUBA ŞANS VERMİYORUM
Süper lig başlıyor. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş dışında şampiyonluk yarışında bir diğer gruba baht vermiyorum. Umarım Adana Demirspor çıkışını devam ettirir.
Ligde erken pes eden grup olursa bu adil yarışa darbe vuruyor Ligin kalitesini önemli biçimde geriye çekiyor. Umarım erken pes eden ekip olmaz.
En kıymetlisi her fırsatta yatandan, yatıp kalkmayandan bıktık usandık. Devre ve maç sonları eklenen uzun müddetler buna deva olmadı. Adam göğsüne darbe alıyor, rakibi cezalandırtmak için yüzünü tutup ahlar içinde yatıyor. Kaygının ömlüme yararı yok. Hakemler bu sahtekarlara ve tribün baskısına asla boyun eğmemeli. İradeli durmalılar. Berbat maç yöneten hakemi kabul ederim. Lakin tribüne ve alandaki güce teslim olan hakemi asla affetmem. İradesiz, kişiliksiz hakemin bu ligde yeri olmamalı.
Elbette MHK geçen yıl olduğu üzere algoritma yapay zeka diye en kritik maçlara absürt atamalar yapmaz.
Faydası yok fakat söyliyeyim. Siyasetteki salı günleri yapılan parti meclis toplantılarındaki konuşmalardan nasıl bıktık yıldıysak her hafta, her gün yönetici demeçlerinden kulüp açıklamalarından da bıktık usandık. Kendi eksiğinizi kendi yanlışınızı artık diğerlerine fatura etmekten vazgeçin. Yayın gelirinden evvelki yıllarda dünyaları alırdınız. Artık bir dönemlik yayın geliriyle bir futbolcuyu güç alıyorsunuz. Bindiğiniz kolu kesiyorsunuz değil, bindiğiniz kolu kestiniz.
Sınırsız rekabete açız. Bu kabul. Lakin huzur istiyoruz. Sakinlik istiyoruz. Uğraş alanda vefatına olsun. Orda başlasın, orda bitsin. Maç bittikten sonra yalancı aktörler sahne almasın.
TFF BAŞKANI İNSANLARIN AĞZINA KİLİT VURAMAZSIN
TFF Lideri’nin spor programlarını dizayn etmeye çalışması, eski hakemleri şikayet etmesi kendine ziyan vermekten öteki bir şeye yaramaz.
Elbette spor programları seviyeli olmalı. Fakat bugün spor programlarından çok daha fazla izlenen youtube kanalları var, digital kanallar var. insanların ağzına kilit vuramazsınız. Hürmet, kişilik hakları, terbiye hudutları içinde kalmaya elbette kabul. Ancak bu türlü yasakçı zihnitle de asla olmaz. Ülke esasen yasaklardan inliyor. Bari futbol medyasını rahat bırakın. Elbette medya da kendi içinde önemli bir özeleştiri yapmalı.
