Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Tokat’ta sivil toplum kuruluşları üyeleri ve kanaat liderleri buluşmasında konuştu. Beyoğlu Belediyesi’nin valilik ve kaymakamlık marifetiyle Kasımpaşa’daki ek hizmet binasından çıkartılmak istenmesine reaksiyon gösteren İmamoğlu, ”Bakın; bu bile bir iktidarın gitmesine sebeptir arkadaşlar. Buradan söylüyorum; siyasi ömrüm ne olur, makamım ne olur bilmem. Gibisi bir davranışı, benim partilim birisi yapsın, onun karşısına gidip dikilmeyen Ekrem İmamoğlu namerttir” dedi.
ANKA’nın haberine nazaran İmamoğlu konuşmasında şunları kaydetti:
“İBB olarak, misyona geldiğimiz günden itibaren, topluma dokunan, buradaki insanlarımızın talepleri ve gereksinimlerine dokunan her türlü adıma, her vakit açık olduk, olmaya devam edeceğiz. Her konuda, Türkiye’nin her vilayetine koştuğumuz üzere, Tokat’ta da olduk ve olmaya devam edeceğiz. Ve bunu yaparken, inanın hiçbir vakit ayrımcılık hissi taşımadık. Bizimle bağlantı kuran… Elimizi uzatıyoruz, elimiz havada kalıyor. Ancak biz yine uzatıyoruz. Bundan hiç vazgeçmedik. Ya da bir yere gidiyoruz, makamları ziyaret ediyoruz. O makamdaki beşerler ya müsaadeli ya raporlu oluyor. Kentten dışarı gidiyorlar. Allah aşkına; ben bulunduğum kamu kurumunun sahibi değilim, siz bulunduğunuz kamu kurumunun sahibi değilsiniz. Hepimiz gelici, geçiciyiz. Hepimizin siyasi partileri ya da üyesi olduğumuz kurumlar, hizmet için aracımız. Hele hele devleti temsil eden, devletin yöneticisi olan hiç kimse bu çeşit ayrımı yapmaz, yapamaz. Zira biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin evlatlarıyız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlü olması için, yöneticileri hiç kimseyi birbirinden ayıramaz, ayırmamalı. Tek kaidesi var; hiç kimse.
‘BİZ, PARTİ DEVLETİ DEĞİLİZ’
O bağlamda açık söyleyelim. Kime oy vermiş, hangi etnik köken… Bunlar bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. ‘Şuna hizmet edeceğim, buna etmem.’ Asla etmeyiz. Bunu yapan kim varsa kesinlikle takipçisi oluruz. Bakın; bunu yapan birisi benim de partimin de üyesi olamaz, benim de yol arkadaşım olamaz. Çok net. Bunu kabul edemeyiz. Bunu yaptığında prestij gören partiler olabilir. Bunu yaptığında, ne bileyim, işin başındaki başkanların güzeline da gidiyor olabilir. Fakat biz, bu türlü bir ahlakı, terbiye taşımıyoruz. Biz, parti devleti değiliz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Bu kadar net. O bakımdan memleketin her yerini memleketim, bu memleketin her vatandaşını kardeşim hissettiğim duygudaşlıkta yürüyoruz. Siyasi beka arayışında olanların, nitekim bu ortaklaşmaya taş koymak için ellerinden geleni yaptıklarını görüyorum ve hicap duyuyorum. Birilerinin koltuklarını kaybetmesin diye, yurttaşlarını neredeyse birbirine düşürmeyi bile göze alarak, yalnızca siyasi seyahatinde yaranmak için attığı adımlar hicap veren, hepimizi utandıran adımlar. Açıkçası ben, bütün vatandaşlarımızın benim anlattığım bu duyguya prestij ettiğini ve hürmet duyduğunu da biliyorum. Yani o yapılan işin aktüel kazanımları verebildiğini biliyorum, fakat onun dışında hiçbir şey kazandırmaz.
‘VALİ DE UTANSIN KAYMAKAM DA UTANSIN’
Bakın; çok kolay bir örnek vereceğim sözlerimin sonuna geldiğim bu noktada. Bugün sabah prestijiyle, Beyoğlu’nda, devletin Valisi, valiliği, Kaymakamı, kaymakamlığı Beyoğlu Belediyesi’ni binadan çıkarıyor. Hangi binadan çıkarıyor? Seçimden birkaç ay evvel, 2-3 ay evvel bitirdikleri bir kışlayı, devletin bir kurumunun bitirdiği bir kışlayı, -o vakit orası AK Partili bir belediye- diyor ki, ‘Sen şu kapıya belediyenin tabelasını as, buranın bin 600 metresini sen kullan. Şu tarafa da kaymakamlığın tabelasını kaymakam, sen as. Burayı da kaymakamlık kullansın.’ Seçimlerin 2-3 ay öncesinde. Seçimde millet oy kullanıyor. Artık orada Cumhuriyet Halk Partili bir belediye var. 15 gündür, gece-gündüz, ‘Bugün geleceğiz, yarın geleceğiz. Çıkın, terk edin… Yahu seçimden iki ay evvel tabela asmışsın! Bakın; bu bile bir iktidarın gitmesine sebeptir arkadaşlar. Bu yapılır mı? Allah aşkına, soruyorum size; bu yapılır mı? Nedir yani? Ne? Gayeniz ne? Yeniden orası Beyoğlu Belediyesi. Yazıyor; Türkiye Cumhuriyeti Beyoğlu Belediyesi. Öbür tarafa da yazıyor; Türkiye Cumhuriyeti Beyoğlu Kaymakamlığı. Vali de utansın, kaymakam da utansın. Bu talimatı verenler de utansın. Bu kadar net söylüyorum. Bu olmaz. Bu yapılmaz. Bu yapılmaz.
‘MİLLETÇE AYAĞA KALKACAĞIMIZA İNANIYORUM’
Biz neyle uğraşıyoruz? Onun bunun çocuklarının vakıflarına verilen yapılardan çıkartalım da millete kazandıralım diye uğraşıyoruz. Bunlar da milletin kurumundan alalım da bizim dediğimiz olsun diye uğraşıyorlar. Ortadaki fark bu. Bu bakımdan, bu memleketin düzelmesi lazım. Bakın gibisi bir davranışı… Buradan söylüyorum; siyasi ömrüm ne olur, makamım ne olur bilmem. Gibisi bir davranışı, benim partilim birisi yapsın, onun karşısına gidip dikilmeyen Ekrem İmamoğlu namerttir. İster ismi CHP’li olsun, ister diğer bir şey. Bu memleketin, devleti malı arkadaşlar. Bakın; bu Tokat’ın evlatları, milletimizin bağımsızlık çabasında çocuk yaşta şehit vermiş evlatların olduğu bir yerdeyiz. Hangimizin şehidi yok? Hangimizin gazisi yok? Bu memleketin evlatlarını birbirinden ayırabilir miyiz? Bu türlü bir şey olabilir mi? Parti, görüş yahut etnik köken… Ayıptır, yazıktır, günahtır. O bakımdan ben, Türkiye’mizin en büyük potansiyelini engelleyen problemin bu olduğunu görüyorum. Hakikaten bu memleketin liyakate, adalete çok gereksinimi var. Liyakate, adalete ve çabaya çok gereksinimi var. Tokat üzere güzide kentlerimizde yapacağımız her çalışmanın, mahallî kalkınmayı güçlendireceğini görüyorum. Türkiye’nin geneline daha adil ve daha eşit, daha yaşanabilir bir memleket geleceği var edebilmenin temellerini hazırlamak ismine, Türkiye’yi geliştiren, büyüten çocuklarımıza, gençlerimize geleceğe umutla baktıkları bir vaktin tasarlanmasının altyapısını kurmak ismine yaptığımız bu çalışmaların, mutlak muvaffakiyete ulaşacağını ve milletçe ayağa kalkacağımıza inanıyorum.”
(ANKA HABER AJANSI)
