Sinsi seyreden akciğer kanseri göğüs ağrısı, nefes darlığı, kanlı balgam tükürme, öksürük üzere belirtiler veriyor. Cerrahide son yıllarda uygulanan kapalı ameliyatlar (Minimal İnvazif Yöntemler) cerrahi sonrası hastanın güzelleşme mühletini kısaltıyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cemal Asım Kutlu, “Kapalı formül kullanılarak akciğerin en küçük anatomik modülünün çıkarılması uzun yıllar çok ağır bir cerrahi teşebbüs olarak kabul edilen bir tedavi biçiminin artık çok daha hasta açısından kolay ve az hasarla atlatılması mümkün hale gelmiştir” dedi.
ARTAN DENEYİMLER
Türkiye’de 2020 yılında yaklaşık 233 bin kişi kanser tanısı alırken; 126 bin kişi ise hastalık nedeniyle hayatını yitirdi. Üllkemizde çok sayıda başarılı akciğer nakli ameliyatına da imza atan Prof. Kutlu, ilk akciğer ameliyatlarının tarihçesinin 15. yüzyıla kadar uzandığını söyledi. Artan tecrübeler sonunda kimi durumlarda tüm akciğerin çıkarılmasının gerek olmadığı, akciğerin anatomik bir modülünün çıkarılmasının da birebir başarıyı sağladığının gözlendiğini söyleyen Kutlu, “Bu müşahede ile lobektomi (akciğerin anatomik bir modülü, sağ akciğer 3, sol akciğerde 2 adet bulunur) tümör cerrahisinin standart teşebbüsü olmuştur. Yaklaşık 50 yıllık bir devirde göğüs cerrahları lobektomiyi uygun olgularda muvaffakiyet ile uygulamışlardır. Bu devirde birçok teknik gelişmeler olmuş, anestezi ve ağır bakım alanlarında elde edilen gelişmelerle süreç çabucak tüm dünyada yapılır hale gelmiştir” diye konuştu.
DAHA AZ HASAR
Bilgisayarlı tomografilerin günlük kullanıma girmesiyle akciğer içinde rastgele bir bulgu vermeyen küçük tümörlerin de saptanmaya başlandığını anlatan Kutlu, özetle şöyle devam etti: “Özellikle dünyanın çeşitli ülkelerinde riskli kümelerin aşikâr aralıklarla taranması küçük tümörlerin saptanma sıklığını daha da artırdı. Bu gelişmeye paralel olarak, göğüs cerrahisi kliniklerinde küçük tümörlerin tedavisinde lobektomi yerine daha küçük bir teşebbüsün başarılı olup olmayacağı sorgulanmaya başlandı. Akciğerin en küçük anotomik ünitesi olan bir segmentin çıkarılması yani segmentektomi ameliyatının başarısı yaygın olarak araştırılmaya başlandı.
EN KÜÇÜK DOKU KAYBI
Bu tartışma yaklaşık 30 yıl öncesinden başlamış olmasına, yıllar içinde birçok çalışma yapılmasına karşın tüm dünyada şimdi tam bir görüş birliği sağlanamamıştır. Bu teşebbüsün en değerli yararı tümörün uygun halde tamamının çıkarılması ve mümkün olan en küçük sağlam doku kaybıyla hastalığın tedavi edilebilmesidir. Bu teşebbüsten sonra hastalar çabucak hemen hiç işlevsel kayba uğramamaktadır. Daha da ötesi, bu çeşit tedavilerden sonra elde edilen uzun hayat mühletleri içinde rastlanabilecek ikinci bir hastalığın cerrahi tedavisi mümkünlüğünün ortadan kalkmamış olmasıdır. Göğüs cerrahisinde yapılan birinci endoskopik, kapalı yahut öteki ismiyle görüntü yardımlı süreç 1991 yılında İngiltere’de yapılmıştır. Yaklaşık 10 yıllık bir müddet sonra bu ameliyatların başarısı açık cerrahi teşebbüsler kadar olmakla kalmayıp, sonuçlarının daha da âlâ olduğu görüldü. Burada yapılan sürecin hastaya getirdiği yük daha az olmakta, ameliyat sonrası devir kısa sürmekte ve hastanın korunmuş işlevleri sonraki ek tedavilerin daha kolay tolere edilmesini sağlamakta ve tüm tedavinin muvaffakiyet oranını artırmaktadır. Elbette elde edilen tecrübeler ve teknik gelişmeler böylesi teşebbüslerin daha da tesirli ve hasta faydasına olacak formda geliştirilmesi önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.”
