Emine Bulut, 18 Ağustos 2019’da Kırıkkale’de, boşandığı erkek Fedai Baran tarafından öldürülmüştü. Yaralanma anının kayıt altına alındığı görüntüde “Ölmek istemiyorum!” deyişi ve o sırada yanında bulunan kızının “Anne lütfen ölme” feryadı ile hafızalara kazınan Bulut, birinci vefat yıldönümünde mezarı başında anılmıştı. Bu anmadan basına yansıyan fotoğraflarda Bulut’un mezarının hâlâ yapılmadığı görülüyordu. Bulut’un mezarı, birinci mevt yıldönümünün çabucak akabinde, İstanbul’da yaşayan Deniz Erel ile Melbourne’de yaşayan Hande Akçay’ın teşebbüsüyle başlatılan bir yardım kampanyası ile yaptırıldı.
Bulut’un mezarının yaptırılması için önadım olan Deniz Erel ve Hande Akçay, Emine Bulut’un anısı için başlattıkları yardım hareketini anlattılar.
‘BELKİ YARDIM EDECEK 1-2 KİŞİ ÇIKAR DEDİK, ÖNÜNÜ ALMASAK BÜTÜN KABRİSTANI YAPTIRABİLİRDİK’
Deniz Erel ile Hande Akçay aslında bugüne kadar birbirlerini fiziken görmemiş, dünyanın iki başka noktasında iki bayan. Onları bir ortaya getiren, Hande Akçay’ın 4 yıl evvel Facebook’ta kurduğu bayan dayanışma kümesi ‘Women’s Club’. Bugün dünyanın dört bir yanında 28 bin bayan üyesi bulunan kümenin kurucusu Akçay, çok uzun vakittir yardım faaliyetleri için çalışan bir istekli. Emine Bulut’un mezarının yaptırılması için de Women’s Club’da bir yardım hareketi başlattıklarını anlatan Akçay, “Türkiye’de aslında diğerlerine yardım etmek isteyen çok sayıda insan var lakin beşerler tertiplere ve sistemlere itimatlarını kaybetmişler. Bu yüzden daima geri planda kalıyorlar. Women’s Club’ı kurarken ferdî irtibatları kuvvetli ya da finansal gücü olanlar olmayanlara takviye olsun istedim. Bu küme giderek büyüdü ve inanca dayalı bir ortam oluştu. Dört yılda bu kümede kaç yüz beşere ve hayvana yardım edildiğini ben bilmiyorum. Emine Bulut’un mezarlığını yaptırma fikri de bu türlü ortaya çıktı. Deniz’in fikriydi. Önünü almasak bütün kabristanı yaptırabilirdik. O denli büyük bir yardım hareketi başladı,” diyor.
Bulut’un mezarının yaptırılması için önayak olan Deniz Erel ise Emine Bulut’un birinci mevt yıldönümünde mezarının hâlâ yaptırılmamış olduğunu gazetede gördüğünü söylüyor. Erel, “(Mezarlığın) Neden bu türlü kaldığını düşündüm. Birileri tahminen de ailenin inancı gereği bu türlü bırakılmış olabileceğini de söyledi. Lakin ben gazetede o fotoğrafı görünce, bu mezarlığı ben yaptıracağım, dedim,” diyor. Bir dizi görüşmenin akabinde Bulut’un mezarının yaptırılabilmesi için ailesine ulaştığını tabir eden Erel, bu kademede teşebbüsünü Hande Akçay’a aktardığını ve Women’s Club’taki yardım kampanyasının böylelikle hayata geçtiğini anlatıyor.
Sürece direkt şahitlik eden Hande Akçay, “Deniz, mezarlığın yapılabilmesi için herkesle tek tek konuştu, ben her adıma şahidim. Bu teşebbüsü kümede duyurmam için bana söylerken de tahminen yardım etmek isteyen 1-2 kişi çıkar, diyordu,” diyor.
‘EN AZINDAN YATTIĞI YERDE UYGUN OLSUN İSTEDİK’
Deniz Erel, Hande Akçay’ın ve Women’s Club’ın da takviyesini alınca aileye ulaştığını anlatıyor: “Aile bana siz kimsiniz diye sorunca ben de Women’s Club’dan arıyorum, dedim. Sonra aile de müsaade verince mezarın yapılması için kolları sıvadık. Hande Hanım hazırladığımız yardım davetini kümede yayınlayınca o kadar çok talep geldi ki bu işin sonunda 50-60 bin lira bir para toplanacak ve ben bu parayı ne yapacağım diye korktum. Hepsi tahminen 1 saat içinde oldu. Yüzlerce ileti geldi,” diyor.
Grubun moderatörlüğünü de yapan Hande Akçay, gerekli ölçü toplanır toplanmaz gönderinin kapatıldığını kaydediyor. Deniz Erel ise buna karşın yardım göndermek için bilhassa rica eden bireyler olduğunu ve onları devlet tarafından Bulut’un kızı için açılan banka hesabına yönlendirdiğini söylüyor.
İki bayan, Bulut’un mezarının en ucuzundan yapılmamasına, elle çizilmiş motiflerle özel bir mezar olmasına çabaladıklarını söylüyorlar. Hande Akçay, “İstedik ki en azından yattığı yerde düzgün olsun,” diyor.
MEZARI YAPAN MERMERCİYİ ‘KADIN DERNEKLERİNDEN UZAK DUR’ DİYE UYARMIŞLAR
Deniz Erel’in tuttuğu listeye nazaran Emine Bulut’un mezarının yaptırılması için 68 başka bağış kalemi görünüyor. Mezarın yapılmasının akabinde kalan para da Bulut’un kızının hesabına aktarılmış. Erel, Kırıkkale’de mezarın üretimi için ulaştıkları mermercinin sahibi Emre Şahinli’nin de indirim yaparak kendilerine yardımcı olduğunu belirtiyor. “Bu bağış kampanyasının içindeki tek erkek bağışçımız kendisi olabilir. Toprağı ben doldururum, buralarda çiçek bulamazsınız ancak ben size bulurum, çiçeklerini de ben ekerim, dedi. Yalnızca onu korkutmuşlar: Aman bayan derneklerinden uzak dur, demişler. Lakin o vazgeçmedi,” diyor. Erel, ailenin mezarlık yapılırken daima başında durduğunu, hatta komşularının da mezarlığın doldurulmasına yardım ettiklerini kaydediyor. Erel, Bulut Ailesi’nin tevazusunu sıklıkla anıyor ve ailenin mezarı güya taammüden yaptırmamışlar üzere suçlanmasından duyduğu çekinceyi lisana getiriyor.
EREL: BAYANLARIN MEZAR TAŞLARINDA KATİLLERİNİN SOYADININ YAZMASINA ÇOK ÜZÜLÜYORUM
Erel ve Akçay’a, Emine Bulut’un öldürüldüğünü duyduklarında ne hissettiklerini soruyorum.
Deniz Erel, Bulut’un öldürülme anına ait manzaraları izlediğinde bu anların kaydedilmesine hayret ettiğini belirtiyor ve “Tampon yapılsa kurtarılabilir miydi diye düşündüm, sonra hakikat bir tampon yapılsa kurtarılabileceği de konuşuldu. Olay anının görüntülenmesinin de doğruluğu yanlışlığı tartışıldı. Bildiğim kadarıyla öldüren kişi indirimsiz müebbet ceza aldı. Sanırım bu, imgeler sayesinde oldu. Onun (Emine Bulut’un) ‘ölmek istemiyorum’ deyişi de bütün bayanların sesiydi. Kızının anne ölme lütfen, deyişini hiç unutamıyorum. Bunun çok siyaset üstü bir şey olduğunu düşünüyorum. Ben imajlarda (Emine Bulut’un) üzerinde yakası kırmızı bir kazak var zannetmiştim, sonra onun kan olduğunu fark ettim. Hislerimi anlatmak için 29 harf yetersiz kalıyor,” diyor. Erel, en çok bayanların mezar taşlarında katillerinin soyadlarının yazmasına üzüldüğünü belirtiyor ve devam ediyor: “Bilmiyorum bunun kanunu nedir, bari o değişse diye düşünüyorum. Emine Hanım boşanmıştı bu yüzden kendi soyadıyla defnedildi lakin bunun aksi örnekler var.”
AKÇAY: BEŞERLER SOMUT BİR ŞEYLER YAPAN BİRİLERİNİ GÖRDÜKLERİNDE ÜMİTLENİYOR
Hande Akçay ise “Belki milyonların hayatını değiştiremeyiz fakat 1 kişinin hayatını kurtarabilmek bile değerli,” diyor. Toplumsal medyadaki ‘Kınıyoruz’ bildirilerini görmeye tahammül edemediğini ve oturduğun yerden kınamanın hiçbir işe yaramadığını söylüyor. Akçay devam ediyor: “Fark yaratmak, elini taşın altına koymaktır. Deniz’in yaptığıdır. Deniz’in yaptığını bin bayana sorun, hiçbiri bunun makûs bir fikir olduğunu söylemez. Hepsi harika fikir der lakin yalnızca ortak olurlar. Daima sen yap, ben de içinde olayım derler. Ben istiyorum ki biz yapan olalım. Mesela bizim kümemizde çok fazla bekar anne var. Fizikî değil ancak ruhsal şiddet altında, finansal durumu uygun olmadığı için nasıl ayrılacağını bilemeyen çok bayan var. O bayanlar bir dertleri olduğu vakit bana özel bildiri atıyorlar. Ben meselelerini isimsiz olarak kümeden yayınlıyorum ve bir sürü insan yorum yazıyor. Sonra o bayan kendini artık yalnız hissetmiyor. Ben sonrasında yüzlerce ileti almışımdır “Size çok çekinerek yazdım fakat yeterli ki kümede yayınladınız, bu bayanlar bana kendimi çok güzel hissettirdi, yalnız olmadığımı hissettirdi” diye. Somut bir şeyler yapan birilerini gördükleri vakit bence beşerler ümitleniyor. Ben devletten ya da birinden bir şey beklemek istemiyorum. Olursa ne âlâ ancak bizim gücümüz de bir şeye yetiyor.”
