Dünya çapında süratle popülerlik kazanan mistik saç ve cilt terapisi uygulamasını Türkiye’ye getirdiğini söyleyen sağlıklı ömür eğitmeni Seda Bostancı, “Mistik saç ve cilt terapisi uygulaması binlerce yıllık bir geçmişe sahip. Negatif gücün saç tabanlarından çekilerek insan bedeninden atıldığı ve bu sayede ruhsal arınma sağlandığı biliniyor. Aslında beşerler, yas üzere kimi olumsuz süreçlerde bilinçsizce saçlarını çekerek bu doğal arınma hareketini yapıyor. Bu terapi sırasında can yakmadan gerçekleştirilen minik saç çekme hareketleriyle beden frekansının yükseltilmesi hedefleniyor. Bütünsel olarak rahatlatıcı tesiriyle, kişiyi zihinsel ve ruhsal olarak iyileştiriyor” dedi.
‘BU FORMÜL, ZİRVE ÇAKRASINDAKİ BLOKAJLARIN GİDERİLMESİNE YARDIMCI OLUYOR’
Söz konusu uygulamanın dünya çapında kabul edilen bir yol olduğunu tabir eden Bostancı, “Tepe çakrasının kapalı olması baş ağrısı, sinüzit, görme ve işitme sorunları üzere çeşitli fizikî ve ruhsal problemlere yol açabiliyor. Baş bölgesine yapılan özel masaj sayesinde ise güç akışının en değerli merkezlerinden biri olan zirve çakrasındaki blokajların giderilmesine yardımcı olunuyor. Hakikaten ben de Uzak Doğu’ya yaptığım bir ziyarette kronik sinüzit ve alerjik astım şikayetleri nedeniyle baş masajı yaptırıp yararlarını şahsen deneyimledim. Edindiğim deneyim sonrasında bu uygulamayı Anadolu şifacılığı, Uzakdoğu’nun kadim kültürü ve çağdaş tekniklerle harmanlayarak Türkiye’ye kazandırdım” diye konuştu.
‘SES TERAPİSİYLE DE GERİDE KALAN ÇAKRALARI DESTEKLİYORUM’
Mistik saç ve cilt terapisinin farklı bileşenlerden oluşabildiğini aktaran Bostancı, şunları ekledi:
“Mistik saç ve cilt terapisinin değerli bileşenlerinden biri de ses meditasyonudur. Bu formülle birlikte uygulama sürecinde geride kalan altı çakra noktası da destekleniyor. Seansın sonunda ise danışanlardan kendilerine sarılmaları istenerek içlerindeki sonsuz şefkati öncelikle kendilerine yönlendirmeleri sağlanıyor. Bu yaklaşım, Şems-i Tebrizi’nin ‘Sen düzelirsen, dünya düzelir’ ideolojisinden ilham alınarak uygulanıyor. Zira hoşluk, sadece aynada gördüğümüz yansımadan ibaret değildir. Ruhumuzun derinliklerinden, içsel gücümüzün akışından doğan bir ışıltıdır. Bu ideolojiyle, danışanlarıma sunduğum tecrübe, fizikî hoşluğun ötesine geçerek ruh ve güç istikrarını de merkeze alan bütüncül bir yaklaşımla şekilleniyor. Hoşluk ve düzgünlük halinin birbiriyle iç içe geçtiği, kalıcı ve sürdürülebilir bir istikrar yaratmayı hedefliyorum.”
