Duygu, niyet ve davranışların bir toplamı olan insan ruhsal yapısının tek boyutlu ele alınması ve kategorize edilerek sınıflandırılmaya çalışılması terapi esnasında değerli ögelerin gözden kaçmasına sebep olur. Merkezimizde uygulanan psikoterapi yaklaşımımız olan Analitik Yönelimli Bütüncül Psikoterapi’nin (AYBP) çıkış noktası bu boyutları bir ortada ele alarak beşere gerçek manada temas etmek ve her danışanı kendi öznel dünyası ve biricikliği içinde değerlendirmektir.
Analitik Yönelimli Bütüncül Psikoterapi sürecinde dinamik, varoluşçu, hümanistik, bilişsel ve davranışçı tekniklerin tamamı bütüncül bir perspektifle, esneklik içinde uygulanır. Hangi danışana hangi kuramın hangi vakitte uygulanacağı değişkenlik gösterir. Neyin öne çıkacağı ve psikoterapi sürecinin seyri danışanın duygusal muhtaçlıkları ile belirlenir. Bu doğrultuda psikoterapistin teorik bilgisinin güçlü olmasının yanı sıra bu esnekliğe yanıt verebilecek kişilik özelliklerini de kendinde geliştirmiş olması gerekmektedir. Bu özellikler öncelikle samimiyet, içtenlik, iç görü ve sezgi gücünün yüksek olmasıdır. Bu açıdan anda olma,danışanın ruh halini muazzam bir hassasiyet ve empati ile takip edebilme, bir yandan da kendini ortaya koyarak ve gerçek bir bağlantı kurarak bu ilgide kendi olarak var olabilme psikoterapistin taşıması gereken özelliklerdir. Kısaca psikoterapistin danışanı hiçbir açıdan anlaşılmaz ve yersiz bırakmayan bir tavır içinde olması gerekmektedir. Hakikaten insanın bir değişim ve dönüşüm sürecine girebilmesi öncelikle gerçek manada anlaşılması ile mümkündür.
Diğer bir deyişle Analitik Yönelimli Bütüncül Psikoterapide süreç objektif bilimsel çalışmaların terapistin sübjektif tecrübeleriyle sentezlenmesi ile şekillenir ve ilerler. AYBP birebir vakitte batıda geliştirilen ve kültürümüze tam oturmayan kuramların terapistin kendi sübjektif tecrübelerini ortaya koyması ile kültürümüz insanına uyumlu hale gelmesini sağlar. Böylelikle bio-psiko-sosyal bir varlık olan insanın kültürel farklılıkları da gözden kaçmamış olur.