1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Alzheimer Araştırmalarında Kadın Bilim İnsanlarının Rolü ve Yeni Gelişmeler

Alzheimer Araştırmalarında Kadın Bilim İnsanlarının Rolü ve Yeni Gelişmeler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Alzheimer Araştırmalarında Kadın Bilim İnsanlarının Rolü

Alzheimer Araştırmalarında Kadın Bilim İnsanlarının Rolü

Derginin özel sayısında, kimya bilimindeki kadınlara atfedilen “Hesaplamalı Kimya Alanındaki Kadınlar” bölümünde, Dr. Orkide Coşkuner ve Prof. Dr. Birgit Strödel’ın makalesi dikkat çekiyor. Bu çalışma, Alzheimer hastalığında oksidatif stresin mekanizmasını derinlemesine ele alıyor. ABD’de Nobel ödüllü araştırmacılarla çalışan Dr. Coşkuner’in bulguları, Alzheimer ilacı ve tedavi yöntemleri için umut vaat eden sonuçlar sunuyor. Türk-Alman Üniversitesi Moleküler Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Orkide Coşkuner-Weber, sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

– Alzheimer’ı araştırmaya nasıl başladınız?

Alzheimer hastalığının patolojisini ve mekanizmasını 10 yılı aşkın bir süredir araştırıyorum. Bu yolculuğuma 2007 yılında ABD’de Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nde (NIST) Dr. Carlos Gonzalez ve Dr. Jeffrey Hudgens ile birlikte başladım. Ardından, Teksas Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmalarımı sürdürdüm. Şu anda Türkiye’de araştırmalar yapıyor olmaktan mutluluk duyuyorum ve bu yaz Forschungszentrum Jülich’de Almanya’da çalışmalarımı devam ettireceğim.

– Alzheimer alanındaki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? Bilim bu hastalıkta hangi aşamada? Tedavi yakın mı, uzak mı?

Alzheimer, oldukça karmaşık ve heterojen bir hastalık. Standart tıbbi uygulamalar ve bilimsel yöntemler kullanılarak, bu hastalık için kesin bir tedavi yöntemi bulunamadı. Bunun başlıca sebeplerinden biri, Alzheimer hastalığında merkezi rol oynayan amyloid-beta adlı peptidin düzensiz yapısı ve hızla değişen şekilleri. Bu peptitler, beynimizde önce oligomerler, ardından fibriller ve en sonunda agregatlar gibi yapılar oluşturuyor. Genetik faktörler, oksidatif stres ve mitokondriyal disfonksiyon gibi mekanizmalar ise amyloid-beta’nın düzensiz şekillerini ve agregat oluşumunu etkiliyor. Teksas Üniversitesi’ndeki çalışmalarımızda, Japon genetiğinde köken alan Osaka mutasyonunun amyloid-beta peptidinin yapı ve işlevini nasıl etkilediğini araştırdık ve bu konuda önemli bulgular elde ettik.

– Mitokondrilerin Alzheimer’daki rolü nedir?

Mitokondrileri, hücrelerimizin enerji santralleri olarak düşünebiliriz. Oksijen, yağ asitleri gibi bileşenleri alarak ATP adı verilen enerji moleküllerini üretirler. Ancak, aşırı yan ürün oluşumu hücrelerimizi olumsuz etkileyerek ciddi sorunlara yol açabilir. Mitokondrilerin işlevini etkileyen faktörler arasında alkol, bazı ilaçlar (özellikle belirli ağrı kesiciler ve antibiyotikler) ve ağır metaller bulunmaktadır. Çoğu insan, vücudunda cıva veya arsenik gibi zararlı metaller barındırır. Ayrıca aşırı şeker ve fast food tüketimi de bu toksinlerin birikmesine neden olur. Bu durum, özellikle beynimizi olumsuz etkiler. Yaşlandıkça, beynimizde enerji üretimi azalır ve sağlıklı yaşlanma sürecine dikkat edilmezse, düşük ATP seviyeleri mitokondri fonksiyonlarının bozulmasına yol açar.

– Oksidatif stresin etkileri nelerdir?

Oksidatif stres, vücudumuzun metabolik faaliyetleri sonucu üretilen serbest radikallerin hücrelerimize zarar verdiği bir mekanizmadır. Bu durum, hücrelerimizin yaşam süresini kısaltarak sağlığımızı tehdit eder. Yüksek antioksidan kapasitesine sahip besinlerin, hücrelerimizi koruma konusunda önemli bir rol oynadığına dair güvenilir araştırmalar mevcuttur. Ağır metaller, oksidatif stresi tetikleyici etmenlerdir. İlaç endüstrisinin eksiği, hastalığın mekanizmasını derinlemesine incelemeden, kimyasal ve biyolojik ilaçlar geliştirmeye çalışmasıdır. Bu nedenle, başarılı olamamışlardır. Bizler Türkiye’de hastalığın mekanizmasını araştırarak biyolojik ilaçlar geliştirmeye çalışıyoruz; yani antikorlar tasarlıyoruz. Araştırmalarımızda geleneksel metotlar yerine yenilikçi yaklaşımlar kullanıyoruz. Hastalığın mekanizmasını anladıktan sonra, biyolojik ilaç geliştirme sürecine geçiyoruz. Kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik, termodinamik, biyofizik, biyokimya, yapay zeka ve biyoenformatik gibi alanları bir araya getirerek, hastalığın mekanizması hakkında atom seviyesinde bilgiler ediniyoruz.

Araştırma merkezleri kuracağız

Alzheimer hastalığının görülme sıklığı giderek artmakta. Bilim, Alzheimer konusunda hangi aşamada? Bu hastalığın gizemleri çözülmeye başladı mı? Son on yılda Alzheimer hakkında daha fazla bilgi edinmeye başladık. Ancak, patolojisi hâlâ tam olarak anlaşılamamış durumda. Gelecekte tedavi olanağının varlığı kesinlikle mümkündür. İlaç şirketlerinin, patolojiye daha fazla önem vermesi durumunda, heterojen bir hastalık olan Alzheimer için etkili tedavi yöntemleri geliştirebiliriz. Ronald Reagan’ın Alzheimer hastalığına yakalanmasının ardından, Amerika Birleşik Devletleri bu konuda daha duyarlı hale geldi ve çeşitli Alzheimer araştırma merkezleri açıldı. Türkiye’de de benzer merkezlerin açılması için çaba sarf ediyorum.

– 2017’de çalışmalarınızı Türkiye’ye taşıyarak Türk öğrenciler yetiştirmek için Türk-Alman Üniversitesi’nde çalışmaya başladınız. Çalışmalar nasıl gidiyor? Kız öğrencilerin ilgisi nasıl?

Ekim 2017’de araştırmalarımı Türkiye’ye taşıdım, aynı zamanda Almanya ve ABD gibi ülkelerle de işbirliğimi sürdürdüm. Türk öğrencileri yetiştirmek ve özellikle onları birinci sınıftayken araştırma alanında desteklemek benim için büyük bir hedefti. Bu hayalimi gerçekleştirdiğim için mutluyum. Çalışmalarımız oldukça başarılı gidiyor; hem Alzheimer hem de Parkinson hastalıkları alanında aktif bir şekilde çalışmaktayız ve bu konular uluslararası düzeyde ilgi görmekte. Eğitim sistemindeki eksiklikler, global anlamda birçok ülkede mevcut. Türkiye’de ise daha çok ezberci bir eğitim anlayışı hâkim ve bunu Türk-Alman Üniversitesi’nde değiştirmeye çalışıyoruz. Kız öğrencilerim bu konuda oldukça ilgili; araştırma grubumda dört zeki kız öğrencim var ve hepsi büyük bir motivasyonla çalışıyor.

– Şehirlerde Alzheimer riski daha fazla mı?

Endüstrileşmiş bölgelerde yaşayan bireylerin beyinlerinde “bakır, çinko, demir gibi geçiş metal iyonları” daha fazla bulunmaktadır. Bu metaller, zamanla amyloid-beta proteiniyle etkileşime geçerek Alzheimer hastalığı riskini artırmaktadır. Dolayısıyla şehirde yaşayan bireylerin, bu hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksektir. Alman bilim kadını Prof. Dr. Birgit Strödel ile birlikte, bu kimyasal mekanizmanın tam olarak nasıl geliştiğini araştırdık ve bu mekanizmayı çözerek, Alzheimer tedavisinde kullanılabilecek yeni bir ilaç geliştirme yolunda önemli bir adım attık.

– Dergi neden özel bir sayı yayımladı?

Dergi, “Hesaplamalı Kimya Alanındaki Kadınlar” başlığı altında, kimya bilimindeki kadınlara özel bir sayı yayımladı. Bu durumun önemi, kadınların bilim dünyasında yaşadığı zorlukları ve mücadeleleri görünür kılmakta yatıyor. Batıda, kadın bilim insanları uzun yıllar boyunca büyük zorluklarla karşılaştılar. Türkiye, Atatürk sayesinde bu tür olumsuzluklarla yüzleşmeden ilerleme kaydetti. ABD, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde kadınlar, bilim alanında yer almak için mücadele etmeye devam ediyor. Bu yanlış algılar, kadınların bilim yapma potansiyelini engellemektedir. Teorik alanlarda da, kadınların daha fazla zorluk yaşadıkları bilinmektedir. Bu durumu değiştirmek için çaba sarf ediyoruz. Bu nedenle, hesaplamalı kimya alanında, dünyadaki kadınların başarılarının vurgulanması son derece önemlidir.

Alzheimer Araştırmalarında Kadın Bilim İnsanlarının Rolü ve Yeni Gelişmeler
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Cumhuriyet Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin