Oyuncu Engin Altan Düzyatan: “İkinci belgeselimin lansmanını Dubai’de düzenlenecek COP28’de yapmayı planlıyoruz”
ANKARA – Oyuncu, Birleşmiş Milletler Besin ve Tarım Örgütü destekçisi Engin Altan Düzyatan, ‘modern toplumların suyu nasıl kullandığı ve ne kadar koruduğu’ hususlarını içeren ikinci belgeselinin lansmanını, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde 30 Kasım-12 Aralık tarihlerinde düzenlenecek olan ’28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda gerçekleştirmeyi düşündüğünü bildirdi.
Engin Altan Düzyatan, Tarım ve Orman Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda Dünya Su Günü çerçevesinde düzenlenen aktifliğin akabinde yaptığı açıklamada, Afrika’daki su sorununu ve insanların pak suya ulaşma yolundaki sorunlarını anlatmak ve bu bahiste bir farkındalık oluşturmak emeliyle 9 yıl evvel Afrika’ya gittiğini, burada birinci belgeseli için çalışma yaptığını lisana getirdi.
İkinci belgeselin lansmanı COP28 Dubai’de
“Gerçekten oradaki durum çok makûs, beşerler pak suya ulaşabilmek için 40-50 kilometre yürümek zorunda kalıyorlar” diyen Düzyatan, bu seyahati bazen küçük çocukların, bazen de bayanların yaptığını belirterek, “Daha sonra bu belgeseli çekip bitirdikten sonra elde ettiğimiz gelirle Afrika’da su kuyuları açtırmıştım. Lakin su ile ilgili derdim bitmedi. Bir halde beni rahatsız etmeye devam etti ve bir yandan ‘modern toplumlar suyu nasıl kullanıyor ve bu toplumlar suyu yeteri kadar koruyabiliyor mu’ başlığında bu sefer ikinci belgeselime başladım. Yaklaşık 3-4 yıldır bu belgesel üzerinde uğraşıyorum ve son evresine geldim. Artık büyük ihtimal Dubai’deki COP28 tarihine yetiştirip orada lansmanını yapmayı planlıyoruz” tabirlerini kullandı.
“Topyekun seferberliğe gereksinimimiz var”
İkinci belgeselini çektiği süreçte çağdaş toplumların suyu çok süratli bir halde, bilhassa mikro plastiklerle kirlettiği gerçeğiyle yüz yüze kaldığını anlatan Düzyatan, şunları kaydetti:
“Mikroplastikler çok büyük bir tehlike, zira gözle görmüyoruz, bir formda suya baktığımızda fark etmiyoruz lakin içtiğimiz suyun mikroplastikle dolu oluyor. Buradaki tehlike de çok büyük zira bir halde yer altı sularımıza, göl sularımıza, ırmak sularımıza karışabiliyor mu mikroplastikler. İkinci belgeselim de bunun üzerine. Suyumuzun çağdaş toplumların suyu müdafaası ve suyu tasarruf etmesi üzerine bir belgesel hazırladım. Maalesef tablo çok iç açıcı değil. Ancak devletlerin aldığı tedbirlerle ve kişisel olarak bizim alacağımız tedbirlerle süreyi uzatmak mümkün ve bir biçimde su fakirliği yaşamadan bu durumu atlatabilmek mümkün. Yalnızca topyekun bir seferberliğe gereksinimimiz var.”
Düzyatan, çalışmalarına başladığı üçüncü belgeselinde değişik mevzulara değinmek istediğini aktararak, “İlki Afrikada’ydı, ikincisi için İngiltere, Malezya, Endonezya, Filipinler ve Japonya’ya gittim. Zira Uzak Doğu maalesef plastik kirlilik konusunda çok makûs bir durumda ve Japonya bu mevzuda örnek bir yer. Hiç yapılmamış, bir halde sıfır atık olan kasabaları var, ‘Kamikatsu’ diye. Bir sonraki belgeselim için çalışmalara başladık. Ancak tekrar Afrika olmayacaktır. Farklı coğrafyalarda durum nedir, herhalde onu değerlendiririz” açıklamasını yaptı.
