Ülkemizde her 8 bayandan birinin karşı karşıya kaldığı göğüs kanseri, erkeklerin de kapısını çalıyor. Her yüz göğüs kanserinden biri erkeklerde görülüyor. Erkeklerde sayı az görünse de, hastalık daha agresif seyrediyor. Bu nedenle hem bayanların hem de erkeklerin göğüs kanserine karşı kimi tedbirleri almaları şart! Erken teşhisin hayat kurtardığını vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras “Erken teşhis tedavi muvaffakiyetini yüzde 85’lere çıkarıyor. Bununla birlikte kimi tedbirlerle göğüs kanserinden korunmak mümkün. Fakat tüm tedbirler alınsa bile, gerek genetik faktörler, gerekse şimdi bilmediğimiz birçok genler nedeniyle tekrar de göğüs kanseriyle karşılaşabiliyoruz. O nedenle kesinlikle doktor kontrolleri ve tarama testleri ihmal edilmemeli” diyor. Prof. Dr. Cihan Uras, 1-31 Ekim Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında yaptığı açıklamada, göğüs kanserine karşı 8 tesirli tedbiri anlattı, değerli ihtarlar ve tekliflerde bulundu.
Sigara ve alkolü bırakın
Sigara ve alkol kullanımı riski artıran esas faktörler ortasında yer alıyor. Günde bir buçuk kadeh ve ya daha çok alkol tüketimi göğüs kanseri riskini alkol kullanmayan bayanlara nazaran iki kat artırıyor.
Hormon ilaçlarını doktor kontrolünde kullanın
Menopoz döneminde uzun mühlet hormon tedavisi görmek göğüs kanseri riskini artırırken, risk artışı hormon kullanımını bıraktıktan 5 yıl sonra kullanmayan bayanların düzeyine iniyor. Doğum denetim ilaçları da 10 yıl kullanıldığında riski artırırken, ilacı bıraktıktan sonra risk geriliyor. Hormon kullanmanız zaruriyse göğüs uzmanı tarafından göğsünüz değerlendirildikten sonra tedaviye başlayın ve denetim altında olun.
Her ay kendinizi elle muayene edin
Hastalığın erken teşhisinde en değerli öge; her ay kendi kendinizi elle muayene etmeniz. 18 yaşını geçmiş her bayan kendi kendine göğüs muayenesine başlamalı. Böylelikle göğüslerde yumru, şişlik, büyüme üzere kanser belirtisi olabilecek bulguları fark edebilirsiniz. Göğüs kanserinin temel belirtileri ortasında; göğüs derisinde çekinti, renk değişikliği, göğüs başında çekme, kanlı ve ya sulu göğüs başı akıntısı, göğüste ele gelen sertlikler ve koltukaltında lenf bezi büyümeleri geliyor. Elle muayenenizde olağanın dışında bir belirti fark ederseniz kesinlikle tabibe görünün.
Ultrason ve mamografiyi ihmal etmeyin
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras “Her yıl bir kere tertipli doktor muayenesine gidin. 30 yaşından itibaren göğüs ultrasonu ve 40 yaşından sonra tertipli olarak yılda bir defa mamografi yaptırın. Mamografi, hastalığın teşhisinde kullanılan ‘altın standart’. Gerekli durumlarda göğüs MR’ı üzere daha ileri inceleme prosedürleri de uygulanıyor. Birinci derece akrabalarında göğüs kanseri hikayesi olan bayanların ise BRCA1 ve BRCA2 gen testlerini yaptırması gerekiyor” diyor.
Düzenli antrenman yapın
Düzenli idman sağlıklı olmanın değerli bir modülü olduğu üzere, kilo denetimi sağlayıp bedenin bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek göğüs kanseri riskini de azaltabiliyor.Amerikan Kanser Derneği günde 30 dakika yürüyüşün göğüs kanseri riskini azaltmakta tesirli olduğunu bildiriyor.
Aşırı kilodan kaçının
Aşırı kilo bilhassa göğüs kanserinin hormona hassas tipleri için kabul edilmiş bir risk faktörü. Bilhassa menopoz sonrası bayanlar için daha fazla olumsuz tesire sahip. Göğüs kanseri oluşumunda tesirli olan östrojen hormonu üretiminin yağ dokusu arttıkça arttığı biliniyor. Yağ dokusunun kaybı ile göğüs kanseri riski de azalıyor.
Stresi yönetmeyi öğrenin
Meme kanseri ve gerilim ortasındaki ilgiyi araştıran birçok çalışmada gerilim ve kanser ortasındaki bağlantıya dikkat çekiliyor. Gerilime sistemli maruz kalmanın beden istikrarında ve bağışıklık sisteminde olumsuz değişikliklere yol açtığı; gerilimi yönetebilmenin ise kanser riskini azaltıcı yararı olduğu belirtiliyor.
Düzenli ve istikrarlı beslenin
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras “Araştırmalara nazaran istikrarlı, az yağlı bir diyet, günlük kâfi seviyede sebze-meyve-tahıl tüketen bayanların göğüs kanserine yakalanma oranları başka bayanlara oranla düşük bulunmuştur. Beslenme alışkanlıklarında yapılacak olumlu değişiklikler, Akdeniz tipi beslenme kıymet kazanmaktadır” diyor.
