Kobanê Davası’nın 43’üncü duruşması, 4’üncü oturumla Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı davada evraka eklenen evraklar okundu. Kürt siyasetçi Nazmi Gür, bugün savunmasına devam etti.
‘YARGI YETKİSİ YARGIÇLARA İLİŞKİN FAKAT BUNU GÖREMİYORUZ2
Nazmi Gür, mahkemede yaptığı savunmada, “Türkiye’de hukuksuzluğun hukuku hakimdir. Kararlar siyaseten verildikten sonra bizlerin yapacağı binlerce sayfalık savunmanın da hiçbir değeri yoktur. Yargı yetkisinin yargıçlara ilişkin olduğunu bilerek, siyasetçilere kullandırtmamanız lazım. Yargıçlık herkesin güvenmesi gereken bir makam lakin gelinen kademede bundan bahsedemiyoruz” dedi.
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere nazaran, HDP’nin Kobanê’deki IŞİD ataklarına karşı insani bir rol üstlendiğini belirten Gür, şöyle dedi: “İsrail’in Gazze’ye yaptıklarının çok daha ağırı orada yapıldı. Kobanê’de ayakta kalan tek bir bina kalmamıştı. Fakat milletlerarası dayanak ile birlikte DAİŞ püskürtüldü. Bunun Türkiye’ye de yararı oldu. Lakin Türkiye, Rojava’daki Kürtleri düşman olarak kodladığı için artık tehdit olarak görüyor. Bu nedenle bağımsız bir devlet olan Suriye’nin kimi bölgelerine Türkiye girmiş durumda. Bu memleketler arası hukuka ters. Zira hiçbiri Suriye’nin isteği alınarak yapılmış teşebbüsler değil. Oradaki Kürtlerin hiçbiri Türkiye açısından ulusal güvenliği tehdit eden bir anlayışta değil. Sonu muhakkak olmayan, hudutları muhakkak olmayan, soyut yorumlara dayalı ve hukuken izahı mümkün olmayan bir hayali illiyet bağı kurgulanarak yargılanmaktayız. Meğer biliyoruz ki yalnızca illiyet bağının varlığı cezalandırmaya yetmez.”
‘DELİL MEVCUT DEĞİL’
“Bu evrak kapsamında tutuklu olarak yargılanan hepimiz 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen 4 bin 743 olayın direkt faili olduğu tezi ile değil, olaylara sebep olma ve azmettirme argümanı ile yargılanıyor ve hala tutuklu bulunuyoruz” diyen Gür, “Mevcut belgede ve tüm eklerinde Kobanê olayları olarak bilinen ve bu olaylar sırasında işlendiği sav olunan 4 bin 743 cürmün bir tekinin bile faili olduğuma yönelik bir kanıt mevcut değil. Savcı, HDP hakkında ‘legal görünümlü yasa dışı örgüt’ tabirini kullanıyor. HDP Genel Merkezi’nin önünde polis nizamiyesi var, sokağında karakol var. Nasıl müsaade vermişler yasa dışı faaliyet yürütmemize? Tek başına bu cümle bile bu iddianameyi çöpe götürür. Türkiye’de bizi denetlemekle misyonlu kolluk kuvveti o vakit hata işlemiş savcıya nazaran. Bir politik-ideolojik bir saptama yapmış, o vakit ben bu suçlamayı bütün partilere yönlendirebilirim değil mi?” tabirlerini kullandı.
‘İDDİALAR İFTİRAYA DÖNÜŞTÜ’
İddia makamının savlarını “iftiraya” dönüştürdüğünü belirten Gür, Parti Meclisi üyelerinin periyodik olarak 45 günde bir gündemdeki mevzuları görüşmek üzere toplandığını tabir etti. 6 Ekim 2014’teki toplantında yalnızca Kobanê hareketlerinin görüşülmediğine dikkati çeken Gür, “Bölgedeki tüm siyasi gelişmeler elbette ki Meclis’te kümesi bulunan HDP’yi de ilgilendirmektedir. İç ve memleketler arası problemlere karşı elbette ki hassastır. Kendi niyetleri ve siyasetleri doğrultusunda bu meselelere tahlil teklifleri geliştirmekte kamuoyuyla paylaşmaktadır. 6 Ekim 2014 tarihinde olan da budur. HDP’nin demokratik siyasi faaliyetlerinden yasa dışı yapılar çıkarmak mümkün değildir. HDP’nin tez makamının argüman ettiği üzere hiçbir vakit şiddete dayalı olayların çıkmasını destekleyen bir siyaseti yoktur”dedi. (HABER MERKEZİ)
