Eğer yenildiğini sanıyorsan yenilmişsindir.
Girişmeye hamasetin yoksa girişemezsin.
Başarmak ister fakat başaramayacağını sanırsan,
Hiç kuşkun olmasın başaramazsın!
Harpte muharebeleri kazananlar,
Her vakit daha güçlüler yahut daha süratli koşanlar değildir.
Er yahut geç başarmış bir kimse,
Başaracağına inanmış bir kimsedir.
Ben asla başaramam diyerek başarılı olmuş kaç insan gördünüz? İnanmak o denli bir güçtür ki dünyanın en büyük zaferlerine kaynaklık etmiştir. 300 spartalının binlerce Pers askerine baş tutuşunda, 300 Medine’li müslümanın 1000 Mekkeli kureyş askeriyle çabasında Japonya’ nın atom bombasının akabinde yine dirilişinde ve Almanların iki dünya harbinin en büyük hezimetini yaşan bir ulus olmasına karşın mucizevî bir biçimde kısa müddette dünya devlerinin ortasında yerini almasında inancın fevkalade esrarını ve gücünü görürsünüz. Kendi ecdadımızı tek başına ulusal kahramanımız Seyit Onbaşı özetler. Yarı baygın bir insan nasıl bir güçle ayağa kalkıp 276 kiloyu birinci ve son kere kaldırıp hiçbir mühendislik hünerine de sahip olmadan OCEAN’ın kucağına gönderir. İnancın eşsiz tezahüründen diğer nedir bu? Elleri ve ayakları olmayan bir gencin olimpiyat rekorları kırmasını, gözleri doğuştan görmeyen bir öğrencinin Hukuk Fakültesini nasıl kazandığını mı merak ediyorsunuz? O vakit kendinize dönüp inanmanın nasıl efsaneler oluşturduğunu deneyin. Bilimsel araştırmalar insan beyninin hudutlarının iddiamızın de ötesinde fonksiyonu olduğunu gösteriyor. ABD’de Nick isimli bir idam mahkûmuna buz odasında dondurularak öldürüleceği haber verilerek odaya alınır. Sıcaklığın 30 derece olduğu, her on dakikada bir gonk sesi verilerek 10 derece düşürüleceğini haber verirler. Çaresiz mevti bekleyen idam mahkûmu birinci gonk sesinde çok etkilenmez. İkincisinde sıcaklık 10 dereceye düşmüştür ve yavaş yavaş üşümeye başlar. Üçüncü gonk sesinde titremeye ve acı çekmeye başlar. Dördüncüsünde sıcaklık -10 derecedir ve uygunca acıları artar. Bir müddet sonra beşinci gonk sesi verilir. Artık mahkûm acıları hissetmemeye başlamıştır ve uykusu gelmeye başlamıştır. Altıncı gonk sesini çekildiği bir köşede duyan mahkûmu biraz sonra içeri giren bilim adamları ölmüş olarak bulurlar. Bilim adamları insan beyninin hakikaten inandığı vakit neleri yapabildiğini ispatlamış oldular. O buz odasında sıcaklık bir derece bile düşürülmemişti. Mahkum infazın olacağına mahkeme kararından dolayı o kadar inanmıştı ki kendi kendini dondurarak öldürdü. Birebir inancın tesirini sıcaklığı +25 olan bir fırında kapalı kalınca yanarak ölen bir emekçide görebilirsiniz. Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden yalnızca birinde şemsiye vardı. İşte o adam edilecek duanın kabul olacağına tek gerçek inanandı. Madem bu kadar güçlü olan inanma duygusu başarmak için çok mu değerliydi? Evet! İmtihan hazırlığındaki bir öğrencinin en güçlü yakıtı inançtır. Bütün amaca dönük aksiyonların temelidir bu. Kendinize inancınızı denetim edin. Gereğince inanmıyorsanız yani kuşkularınız, önemli kaygılarınız ve isteksizlik varsa asla işin başına varmayın. Evvel İNANÇ! Bunu çözmeden başladığınız her iş yarım kalmaya adaydır. Hakikaten inanıyorsanız hayatın size sunmuş olduğu şampiyonluk fırsatını avuçlarınıza yaklaştırdınız demektir. Geri kalanı aslında bundan daha kolay. Yolunuz açık olsun!
