Türkiye ile Avrupa Birliği Ortasında ICT Kesimindeki İş Birliğinin Geliştirilmesi Raporu’na nazaran Türkiye’nin startup ekosistemi, bilhassa oyun, yapay zeka, finans ve sıhhat kesimlerinde öne çıkmaya başladı. Türkiye’nin startup ekosistemi, artan tecrübesi ile gelişmekte olan pazarlar ortasında üst sıralarda yer almak için efor gösteriyor. Bu gayretlerin sonucu olarak Türkiye, Avrupa’da 2022 yılında en çok yatırım alan 10. ülke, İstanbul en çok yatırım alan 8. Avrupa kenti pozisyonuna geldi.
Hızlı değişen ve dönüşen dünyada değerli bir yer edinen ve geleceğe paha katan startuplar’ın birinci adımı, inovatif bir eser ya da tasarımsal bir eser olduğunda patentinin alınması gerekiyor. Marka başvurusu yapılarak, satılan eser yahut verilen hizmet her ne ise tabi olunan kanunların denetim edilmesi, sonrasında ise ilgili lisans ve ruhsatları denetim ederek ilerlenmesi gerekiyor. Hizmet yahut eserlerini ortaya koyduktan sonra startup’ların en değerli gündemini ise satış yapmak oluşturuyor. Satış yapılabilmesi için de fatura kesebiliyor olmaları gerekiyor. Bu noktada ise yanlışsız bir formda şirketleşmeye gereksinim duyuluyor.
GİRİŞİMLER KANUNA UYGUN HAREKET ETMEDİĞİNDE RİSKLI BİR ORTAM OLUŞUYOR
Girişim fikri kusursuz gözükse de kanuna uygun olarak sistem işletilmediğinde pek çok riski beraberinde getiriyor. Startup Hukuku hakkında açıklamalarda bulunan KYO Meşru Ortağı Avukat Gamze Müge Kan, “Girişimciler, patent, marka başvurusunu yapmadıklarında, kapalılık mukavelelerini aksattığında iş fikirlerini kaybedebilirler. Yanlış şirket kurgusu yapılırsa da maddi ya da vergisel olarak ziyana uğrayabilirler. Kuracakları işin her basamağında kesinlikle hukuksal danışmanlık ve bir hukukçudan dayanak almaları gerekiyor. Günümüzde girişimcileri en çok türel danışmanlığa yönelten nokta elbette ki yatırım alma süreçleri oluyor. Yatırımcılarla yapılacak kontratlar çoğunlukla çok teknik kontratlar oluyor, tıpkı vakitte pek çok farklı yatırım aracı da mevcut. Teşebbüsçüler için, şirket ve şirket operasyonları büyüdükçe günlük tüzel muhtaçlıklar da artıyor. Müşteri sayısı, yatırımcı sayısı, çalışan sayısı arttıkça hukukçuya olan muhtaçlık da birebir oranda büyüyor. Lakin burada kritik olan sürecin en başından itibaren adımları sağlam atmak” dedi.
TÜM KONTRATLARDA DÜZGÜN ÇALIŞMAK HUKUKSAL BİR AÇIK BIRAKMAMAK GEREKİYOR
Girişimciler bazen tek başlarına bazen de ortaklı formda ilerleyebiliyor, yatırım cinsleri sonrasında ise birçok partner ile iş iştirakine gidebiliyorlar. Tam bu noktada kritik bir başka mevzu ise mukavele ihlalleri ile baş etmenin en güzel yolunu bulmak oluyor. Bu süreci en sağlıklı formda yürütebilmek için temel adım mukavelelerin yazımında gerekli tüm tedbirlerin alınması gerekiyor. Muhtemel uyuşmazlıkların girişimcilere ziyan vermemesi ismine yapılması gerekenlerden bahseden Avukat Kan, “Taraflar arasında kesinlikle uyuşmazlık ve uyuşmazlık olacaktır. Bu durum, emekçi patron, müşteri şirket, yatırımcı teşebbüsçü ortasında yaşanabilir. Ortaklı şirketlerde ise uyuşmazlıklar sıklıkla ortaya çıkabilir. Bu durumdan kaçınmak imkansız lakin gerekli tüm tedbirleri öncesinde alarak, kontratlara dikkatli çalışmak, açık mevzu bırakmamak, kararları ayrıntılıca incelemek yazmak epey değerli. Mukavelelerde yer alan kararların geçerliliklerini tekrar tekrar denetim etmek gerekiyor. Girişimcilerin kendilerini tüm durumlarda koruyacağını düşündüğü bir husus geçersiz de olabiliyor. Bütün bu olasılıkların bir hukukçu tarafından denetim edilmesi çok daha inançlı oluyor. Kontrat sürecinde tek başlarına ilerlediyseler ve uyuşmazlık olduysa da o noktada süreci kesinlikle anlaşabilecekleri bir avukata vermeleri gerekiyor. Müzakere ve dava süreçleri epeyce teknik olduğu için tek başlarına yürütülebilecekleri süreçler değil. Bu noktada girişimcilere en değerli tavsiyemiz iş, dava ya da arabuluculuk basamağına geldiyse bir avukatla çalışmaya başlamalarıdır” dedi.
