◊ “Yargı” ile her hafta izleyici karşısına çıkıyorsunuz. Her hafta herkes sizden bahsediyor. Bu size kendinizi nasıl hissettiriyor?
Merve Ateş: Çok hoş hissettiriyor olağan ki. “Yargı” üzere bir işte izleyici karşısına her hafta çıkmak çok büyük bir imtihan. Birebir vakitte her hafta izleyiciden bu kadar hoş yorumlar almak da çok keyifli.
Ulvi Kahyaoğlu: Şu an canlandırdığım Efe, daha evvelki karakterlerime kıyasla daha farklı. Bu da benim için farklı bir seyahat oluyor. Bu yüzden ben de heyecanla izleyip yazılan yorumları takip etmeye çalışıyorum.
◊ Sette nasıl bir ortamınız var?
Merve Ateş: Çok keyifli bir ortamda çalışıyoruz. Kamera önünde ortaya çıkan o hoş sahnelerin temelinde de olağan ki kamera ardındaki keyifli ortam var. Ben şahsen set ortalarında çok gülüyorum. Hatta birkaç kez ihtar yedim.
Ulvi Kahyaoğlu: “Yargı”, herkesin işini en yanlışsız ve süratli halde yaptığı bir set. O yüzden çoğunlukla ortalar bir sonraki sahnenin hazırlığıyla geçiyor. Vakit olduğunda da Merve’yle son yayınlanan kısımdaki sahnelerin kritiğini yapmak ve reaksiyonları birbirimizle paylaşmakla geçiyor.
YARGI, ÇOK KIYMETLİ BİR İŞ
◊ En zorlandığınız sahne hangisi oldu?
Merve Ateş: 3 dönemdir benim zorlandığım çokça sahne var. Bu dönem özelinde değerlendireceksem sanırım en çok 69’uncu kısımda Dilek ile yaptığım hesaplaşma sahnesi beni çok zorlamıştı.
Ulvi Kahyaoğlu: Efe-Tuğçe sahnelerimiz çok keyifli geçiyor. Zorlanmaktan öte bence beklediğimizden çok daha rahat her sahnemiz. Ben birtakım Eren ve Efe sahnelerinde zorlanıyor oluyorum. Eren ve Efe bağındaki tansiyonun çok komik bir tarafı da oluyor, oraya yenik düşmemek için direniyorum.
◊ “Yargı”nın mesleğinizde açtığı pencereden baktığınızda en pahalı öğretisi nedir?
Merve Ateş: Uzun soluklu ve her daim çok değişkenli bir denklemde yer almak vakit zaman zorlayıcı olabiliyor. Karakterler evrimleşip değişebiliyor ve “Yargı”nın bu yolda bana en büyük öğretisi karakterimin alt metnini her vakit dolu tutmam gerektiği oldu.
Ulvi Kahyaoğlu: Televizyonda bu kadar büyük bir kitleye hitap ederken söylenilen kelam daha da manalı hale geliyor. “Yargı” da bu manada çok değerli bir yerde duruyor. Bizi izleyen ve takip eden kitlenin büyüklüğü yaptığımız işin tesirini çok değiştiren bir öge. Durum bu türlü olduğunda da anlatılan öykülerin dokunduğu noktalar yaptığınız işi çok daha pahalı kılabiliyor.
OYNADIĞIMIZ HER SAHNE ÇOK KEYİFLİ GEÇİYOR
◊ Senaryo gereği dizide iki sevgiliyi canlandırıyorsunuz. Karşılıklı oynarken nasıl hissediyorsunuz?
Merve Ateş: Ben çok eğleniyorum ve yeniden çok gülüyorum. Ulvi çok hoş bir ekip arkadaşı. Gücü tutan ve seyirciden hoş yansılar alan tatlı bir çift olduk. Bu da sahnelerde bize çok büyük oranda motivasyon sağlıyor.
Ulvi Kahyaoğlu: Merve çok güzel bir oyuncu ve oynadığımız her sahne benim için çok keyifli geçiyor. Bunu izlerken de hissediyorum. Efe ve Tuğçe bağlantısı ufak bir tebessümle izlediğim bir kıssa oluyor.
◊ Tuğçe ve Efe’nin saf aşkı bağlar için örnek diyebilir miyiz?
Merve Ateş: Diyebiliriz. Hayat zati çok karışık ve sistemsiz. Efe ve Tuğçe’de ise her şey çok sakin kolay ve olduğu üzere. Hayatın bu karmaşasında her şeyin basitçe ilerlediği bağlantılara bence herkesin muhtaçlığı var. Umarım herkese EfTuğ nasip olur!
Ulvi Kahyaoğlu: O nahiflik, masumiyet tahminen de görmeyi, yaşamayı özlediğimiz bir devri hatırlatıyor bize.
SEYİRCİNİN SEVMESİ BÜYÜK BİR MOTİVASYON
◊ Seyirci de sizi birbirinize çok yakıştırdı. Size gelen yansılar nasıl?
Merve Ateş: Biz de çok hoş yansılar alıyoruz. Beşerler bizi seviyor, beğeniyor. Bu da bizi elbette çok keyifli ediyor daha da keyifli hale getiriyor her şeyi.
Ulvi Kahyaoğlu: Tepkiler birinci günden bugüne daima hoş oldu. Seyircinin sevmesi ister istemez motivasyon sağlayan ve yaptığımız şeyi hakikat yaptığımızı hissettiren bir durum. Bu yüzden seyircinin sevmesi ve kabul etmesi kıymetliydi. Gelen yansılar bizi çok keyifli ediyor.
◊ Buradan hayranlarınıza ne demek istersiniz?
