Yeşiller ve Sol Gelecek (Yeşil Sol) Parti Eş Genel Lideri İbrahim Akın, yeni bir anayasa tartışmalarına ait, “Anayasa bir toplumsal kontrattır. Toplumsal mukaveleler, Türkiye’de herkesin eşit, demokratik bir formda katılabildiği süreçte ortak tartışmalar sonrası lakin gerçekleşebilir. Türkiye’de hiçbir kelamın demokratik bir biçimde söylenemediği, her söyleyenin cezaevine atıldığı bir ortamda demokratik, iştirakçi bir anayasa yapmak mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. Akın, “Her gün baskılarla kelamı olan herkesi kısıtlayarak cezaevine atıyor. En son Merdan Yanardağ’ın başına gelenleri herkes biliyor. Tıpkı vakitte hala vekil olarak odası olmasına karşın ismi geçmesine karşın Can Atalay hala hapishanelerde dolaşıyor. Buradan bir sefer daha onlara selamlarımızı gönderiyoruz, çabamız ortaktır diyoruz” dedi.
Yeşil Sol Parti Eş Genel Lideri İbrahim Akın, TBMM Küme Toplantısı’nda gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.
Akın’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“MADIMAK’TAKİ YAŞANAN TÜRKİYE TARİHİNİN NE BİRİNCİSİYDİ NE DE SONUYDU: 2 Temmuz 1993 tarihinde Türkiye topraklarında yaşanmış olan insanlık hatası olarak tarihe geçmiş en ağır katliamlardan birisini yaşadık. Sivas Katliamı, Madımak Katliamı olarak tarihe geçmiş oldu. Madımak’taki yaşanan Türkiye tarihinin ne birincisiydi ne de sonuydu. Lakin biz Sivas Katliamı’nda ortaya çıkan gerçekliğin asla yok sayılamayacağını ve insanlık tarihinde bu yaşanmış olan katliamın vakit aşımına uğratılarak davaların da ortadan kaldırılamayacağını tez ediyoruz. Kaybettiğimiz tüm yoldaşlarımızın, canlarımızın önünde hürmetle eğiliyoruz.
HEPSİ ART GERİYE GELEN KATLİAMLAR OLARAK TÜRKİYE TARİHİNE GÖMÜLMÜŞ OLDU: Yalnızca Sivas’ta değil, Sivas’ın hesabı sorulabilseydi Maraş’ı, Çorum’u yaşamış olan bir tarih olarak sonraki katliamları yaşamayacaktık. Lakin sonrasında yaşadığımız Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliam, Roboski, Suruç ve gerisinden yaşadığımız 10 Ekim, Sur katliamları hepsi art geriye gelen katliamlar olarak Türkiye tarihine gömülmüş oldu.
DAHA GÜÇLÜ BİR YEŞİL SOL PARTİ’NİN HAYATA GEÇİRİLMESİNDE BÜTÜN DOSTLARIMIZI AÇIKTAN VAZİFEYE ÇAĞIRIYORUZ: Çok ağır bir seçim devrini geride bıraktık. Geride bıraktığımız seçimlerde partimiz, hiçbir partide olmayan açık yüzleşmeyi, özeleştiri sürecini başlatmış oldu. Örgütlerimizin büsbütün yapmış olduğumuz kıymetlendirme sonrası artık halkımızla ve bizi destekleyen yoldaşlarımızla, kurumlarımızla tekrar açık, onurlu bir gayretin güçlü bir halde gerçekleştirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar sürecinde dayanışmayı büyütmeye, mahallî demokrasiyi güçlendirmeye, direkt demokratik iştiraklerle birlikte partimize sahip çıkmaya, önümüzdeki devirde daha güçlü bir Yeşil Sol Parti’nin hayata geçirilmesinde bütün dostlarımızı açıktan misyona çağırıyoruz.
HER GÜN BASKILARLA KELAMI OLAN HERKESİ KISITLAYARAK CEZAEVİNE ATIYOR: Bu ülkede birebir vakitte bu ağır sistem ağır katliamların yanı sıra her gün baskılarla kelamı olan herkesi kısıtlayarak cezaevine atıyor. En son Merdan Yanardağ’ın başına gelenleri herkes biliyor. Birebir vakitte hala vekil olarak odası olmasına karşın ismi geçmesine karşın Can Atalay hala hapishanelerde dolaşıyor. Buradan bir sefer daha onlara selamlarımızı gönderiyoruz, gayretimiz ortaktır diyoruz.
TECRİT KARŞISINDA İTİRAZ ETMEK İNSANLIK ONURU AÇISINDAN KIYMETLİDİR: Merdan Yanardağ niye cezaevine atıldı? Bu ülkede insanların onurlu bir halde hukuk içerisinde yaşaması, tecridin ortadan kaldırılmasını daima bir basın mensubu olarak hem de bu sıkıntıya hassas bir yurttaş olarak kelam etti. Tecrit bu ülkede hiçbir hukuka, hiçbir Anayasa’ya hiçbir memleketler arası mukaveleye olağan olmadan uygulanan bir şeydir. Hasebiyle tecrit karşısında itiraz etmek insanlık onuru açısından pahalıdır. Tecrit bu ülkede cürümdür. Bu hatası işleyenlerin kabahatlerini itiraf etmeleri, birebir vakitte itiraz etmeleri de doğaldır. O nedenle Merdan Yanardağ’a yönelik yapılan bu uygulama katiyetle kabul edilebilecek bir uygulama değildir… Bu ülkede eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir ortamı inşa etmek istiyorsanız evvel bu tecrit siyasetinden vazgeçin.
TÜRKİYE’DE HİÇBİR KELAMIN DEMOKRATİK BİR FORMDA SÖYLENEMEDİĞİ, HER SÖYLEYENİN CEZAEVİNE ATILDIĞI BİR ORTAMDA DEMOKRATİK, İŞTİRAKÇİ BİR ANAYASA YAPMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR: Tam da bu ortam içerisinde yeni Meclis döneminde başta Meclis Başkanı olmak üzere bir anayasa tartışmasını açtı. Anayasa, bu ülkede herkesin çok fazla istediği bir şeydir. Lakin anayasa bir toplumsal kontrattır. Toplumsal kontratlar, Türkiye’de herkesin eşit, demokratik bir biçimde katılabildiği süreçte ortak tartışmalar sonrası fakat gerçekleşebilir. Türkiye’de hiçbir kelamın demokratik bir halde söylenemediği, her söyleyenin cezaevine atıldığı bir ortamda demokratik, iştirakçi bir anayasa yapmak mümkün değildir. Şayet bunu istiyorsanız evvel şu andaki anayasadaki hukuka, anayasadaki kurallara uyun ve mevcut insanları, hukukta, maddede olmayan sistemlerle cezaevlerine atmayın, azaba natürel tutmayın. Bunu yapmayan bir iktidarın bizim önümüze getireceğiz anayasa büsbütün şu manaya geleceğini düşünüyoruz, bu ülkede bir dikta rejiminin inşa edilmesini saray rejimini daha çok güçlendirmesini sağlayacaktır.
BU HALKA BU KADAR PALAVRASI KİMSENİN SÖYLEMEYE HAKKI YOK: Biliyorsunuz bir ay evvel bir minimum fiyat belirlendi. Bu taban fiyat belirlendikten sonra bu ülkede yaklaşık 25, 30 civarında enflasyon ortaya çıkmış oldu, kur farkıyla bir arada. Aslında verdikleri yüzde 34’lük farkı, daha ceplerine girmeden insanların elinden almış oldular. Bu türlü bir ekonomik modelin sürdürebilirliği mümkün değil. Ne diyordu Erdoğan alanlarda, ‘Ben var oldukları, bu ülkede bu kardeşiniz var hayli nas siyaseti uygulanacak.’ Ne demek istiyordu, faiz yükseltilmeyecek ve birebir vakitte ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyordu. Evet, bunu söyleyen ve bunun için meydan meydan, televizyon televizyon dolaşan Erdoğan, sonra baktık ki artık faizler yükseldi. Daha çok yükseleceği de gözüküyor. Bu halka bu kadar palavrası kimsenin söylemeye hakkı yok. Erdoğan hala bunu sav ediyorsa çıksın açıklasın.
İNANIYORUZ VE BU HUSUSTA KARARLIYIZ. KESİNLİKLE KAZANACAĞIZ: Lokal seçimler bizim için çok kıymetli. Tıpkı vakitte kayyum siyasetinin ortadan kaldırılması için güçlü bir siyasete gereksinimimiz var. Bu çalışmayı yaparak ve şimdiden başlayarak mahallî seçimlerde güçlü bir sonuç elde etmeyi istiyoruz. Zira mahallî seçimler bu iktidarın seçim kazandığı günden itibaren planlarının başında geliyor. Şu andaki uygulamalar da bunu gösteriyor. Onun için biz yerinden, yerelinden, demokratik bir mahallî idare inşasını başlatmak zorundayız. İnanıyoruz ve bu bahiste kararlıyız. Kesinlikle kazanacağız.”
